Bölüm 10- Şehirden Uzakta

3.1K 268 22
                                    

Laboratuvar Patlamasından 2 gün sonra, Burak

Patlamanın üzerinden iki gün geçmişti. Dün gece herkes ailesinin sevdiğinin yanındaydı, ben ise Oktay ile... Sevmediğin ot burnun dibinde bitermiş, bir de gözlerimin içine bakıp tehdit ediyor beni, velet. Sanki ben ilk özgür gecemi onunla bir parkta geçirmek için can atıyorum. Kimsem yok buradaki değişenlerden başka. Ben sokaklarda büyüdüm, sokaklardan deneylere... İnşaatta kaldığım gecelerden birinde gözümü parlak ışıklara açtım. Canına yandığımın adaleti, sıcak bir yatak vereceklerine soğuk soğuk ilaçlar enjekte ettiler bana. Ve bam! Şimdi etrafımdaki herkesi kafamda duyuyorum ve zihinlerine fısıldayabiliyorum. Ama konuşamıyorum. Ayaklar için sesini feda eden deniz kızı, ben, Burak...

"Bazen sesini duyurabilmen için susman gerekir." demiş Polonyalı bir yazar. Bu sözü hangi zihinden arakladığımı bile bilmiyorum. Sürekli susmama rağmen kendi sesimi duyamıyorum sevgili yazar, bunun için de söyleyecek afili bir sözün var mıydı acaba?

Burada, bu taş evde yaklaşık 20 kişiyiz. En çok albino ikizleri seviyorum. Onların zihnine giremiyorum, onlarla konuşamıyorum. Onlarda benimle. Keşke diyorum, benim zihnimi de koruma altına alsanız ya. Sessizlik olsa biraz. Burada eğitim alacağımızı, kendimizi geliştireceğimizi söylüyorlar. Kardeşim yıllarca bedenim üzerinde çalışmışlar beni geliştirmek için hala ne eğitimi? Deli Doktor'un yanına döndüysem, Timur Bey'in hatırına. İstesin canımı veririm ama o da ortalarda gözükmüyor bugün. Herkese burada bulaşacağımızı duyurmamı istedi. O kadar kişiden ancak yirmisi döndü. Burada olmak bir değişenin yapabileceği en güvenli tercih ama onlar bunu düşünemeyecek kadar aptalsa bu benim sorunum değil. Doktor bu büyük evi bizler için ayarlamış, sayısını bilemediğim kadar odası ve bize yardım eden bir kaç kişi var. Albino ikizler bu evin dışardan görünmesini engelliyor, hiç bir insan gözü bizi burada bulamaz. İnsanlar bizi arıyor mu? Kaç kişi varlığımızdan haberdar?

"Sen afili çocuk, televizyonu çalıştır bakalım. Haberlere çıkmış mıyız görelim!"

Adının Doruk olduğunu bildiğim çocuk bana ters ters bakıyordu.

- Git kendine bir elektrikçi bul!

Odadakilerin yarısı ne olduğunu anlamamıştı ,diğerleri de Doruk'a bakıyordu. Bu sefer hepsinin duyabileceği bir şekilde zihinlerine bağırdım." Elektrikçi çocuk sen değil misin? Ne ise ödemen yaparız merak etme, şeker şey!" Tüm gözler benim üzerimdeydi. Bahisler dönmeye başlamıştı kafalarında. Çoğunluk onun daha güçlü olduğunu düşünüyordu. Bu durum canımı sıkmıştı. Doruk ise ne yapacağını kestirmeye çalışıyordu, sessiz kalmakla beni çarpmak arasında kararsız kalmıştı. İlkini seçerse gücümü kabullenecek ikincisini seçerse beni ilk günden yerin dibine sokacaktı ama düşman kazanmak istemiyordu. Doruk'un zihnine o kadar odaklanmıştım ki bir yastığın uçarak bana doğru geldiğini görmedim. Bir yastık, iki yastık, üç yastık derken evde ne kadar yastık varsa tek tek suratıma çarpıp üstüme düşmeye başlamıştı. Odadakiler çok eğleniyordu belli ama ben serseme dönmüştüm.

- Eğlenmek için televizyon yerine yastık savaşına ne dersin seni küçük salyangoz!

- Ezra, artık yeter!

Halil ağabeyin sesi ile kafama yediğim yastıklar son buldu. Kendime gelemiyordum ama öfkeden titriyordum.

" Şimdi senin...."

Halil ağabey beni yastıkların arasından tutup kaldırdı. Kaburgalarımı kırsaydı daha az canım acırdı.

- Burak sen de sus! Çocuk haklı açın şu televizyonu bakalım neler diyorlar bizimle ilgili. Televizyon var ama uydu bağlantısı olduğunu sanmıyorum. Halledebilecek olan var mı?

Doruk ve Ezra birbirine bakmıştı.

- Çocuk oyuncağı, ben hallederim.

"İyi o zaman; sen de çocuk zekasına sahipsin zaten, senin için kolay olacak."

İkisi de cevap vermedi. Şu salak yüzünden dikkatleri üzerimize çekmeyelim, diye düşünüyorlardı. Bu tavırları canımı sıkmıştı.

"Dün Ankara yakınlarında gerçekleşen patlamanın yankıları bütün dünyada duyulmaya başlandı. Patlayan laboratuvardan devletin haberinin olduğu aldığımız duyumlar arasında. Ama yetkili makamlardan henüz bir açıklama gelmedi. İlk verilere göre 250 kişinin yaralandığı, 53 kişinin hayatını kaybettiği bu patlamaya sebep neydi? Daha da önemlisi burası bir hastane mi yoksa insanlık dışı deneylerin yapıldığı gizli bir merkez miydi? Düşman saldırısı mı gerçekleşti yoksa olağandışı bir patlama mı? Bu sorulara ne yazık ki bir cevap alamadık. Ülke kırmızı alarma geçti ve bugün itibariyle olağanüstü hal ilan edildi. Okullar süre belirtilmeksizin tatil edildi. Komplo teorileri üretilmeye başlandı bile... Siz sevgili izleyicilere tavsiyemiz yetkili makamlardan açıklama gelene kadar evlerinizden çıkmamanız."

Odaya hakim olan sessizliği doktorun kahkahası kesti, "Bu gece bir parti verelim diyorum, kurtulmamızın şerefine! Ne dersiniz kızlar? "Doktorun yanında duran fırfırlı elbise giymiş iki kız aynı anda heyecanla ellerini çırptı. Kelimeleri uzatarak konuşmaları canımı sıkıyordu. "Harika bir fikir doktorr!"

Metamorfoz Serisi-BaşlangıçWhere stories live. Discover now