Bölüm 15- Üç Maymun

2.3K 216 9
                                    

Patlamadan 10 gün sonra, Burak...

Timur Bey temel bir mantıkla bizi gruplara ayırmıştı. Zihin okuma, anı görme, ikna kabiliyeti, fiziksel bir müdahalede bulunmadan cisimleri hareket ettirmek gibi mental güçler bir grupta; kas gücü, enerji yönetimi, ısı kontrolü gibi yeteneklere sahip olanlar başka bir gruptaydık. Sayımız azdı ve yaşlarımız birbirimize yakındı. İçimizde yaşça en büyük olan Halil ağabeydi, sonra Doktor ve Patron geliyordu. Sağlık kontrollerimiz düzenli olarak yapılıyor, çeşitli testlere tutuluyorduk. Bulunduğumuz konum laboratuvardan sadece bir yönü ile farklıydı, kurallara uymuyorduk sadece -mış gibi yapıyorduk. Birlikmiş gibi, usluymuş gibi, sadıkmış gibi... İşin rengi çok daha başkaydı bu herkesin beyninde dolaşan ama kimsenin itiraf edemediği bir gerçekti. Başkana da bakana da güvenmiyorduk. Bizi kimlere karşı olduğunu bilmediğimiz bir savaşa sürüklemek istiyorlardı. Başkanın UGAM'ın eski yönetimi ile sorunlar yaşadığını ve buraya üst bir yapı kurduğunu öğrenmiştik. Patron'un zihninden tırtıklayabildiğim küçük bir bilgi. Patron değişenlerin lideri olacak devlet başkanı ise dünya lideri olacaktı, süper güçleri olan bir orduya sahip yegane yönetici. Yönetim ile yaşadığı sorunları bizim isyanımız ile aşmıştı. Eski yönetim başarısız olmuş, değişenler de kayıplara karışmıştı güya. Fakat başkanın bile planlayamadığı bir şey oldu, değiştirici havaya karıştı.

Peki basın bu bilgilerin ne kadarına sahip? Bizi teknolojik aletlerden mümkün olduğunca uzak tutmuşlardı ama sonra bunun bir çözüm olmadığını anladılar. İnsanlara özel güçler aşılamaya çalışan bir laboratuvarın varlığı yıllardır süregelen bir şehir efsanesiydi, birçoğumuz bu efsanenin izini sürerek gönüllü olarak gelmiştik buraya. On gün önce gerçekleşen patlama ise efsanenin haklılığının yegane kanıtıydı, bunu gizleyemediler. Hepimizin gönüllü olduğunu iddia eden belgeler öne sürdü mevcut iktidar, halk ve dünya olaya insan hakları açısından bakıyor gibi gözüküyor. Halkın samimiyetinden şüphemiz yok çünkü kayıp ilanlarının çoğu laboratuvarda açığa kavuşuyor. İnsanlar öfke ile heyecan arasındaki ince bir çizgide. Büyük bir çoğunluk UGAM'ın yeniden kurulmasından ve gönüllü denek olmaktan yana, herkes Midas olacağını sanıyor. Dünya ise insan haklarının ardına sığınan yamyamlar gibi. Bizimle gelen teknolojiden pay kapmak isteseler de bizim getireceklerimizden ölesiye korkuyorlar. Ülkemizi tek bırakacak bir politika önlemez bir orduyu harekete geçirmelerine sebep olur ancak yanımızda olmaları da bizi güçlendirir, hiç bir ağabey koltuğunu küçük kardeşe bırakmak istemez. İşte tam bu sebeple Dünya bir kaosa sürükleniyor, değiştiricinin havaya karıştığını bile bilmeden. Eğer bilselerdi tüm kartlar yeniden karılırdı. Devlet kural bozan bu bilgiyi sır gibi saklıyor ve ince ince plan yapıyor. Cehennem gününe uyanana kadar ilk planı uygulayacaklar, değiştiricinin önlenemez etkileri gün yüzüne çıkınca b planına geçecekler. B planını hiç birimiz bilmiyoruz. Tüm bu bilgiler bütün değişenlerle paylaştığım ortak sırrımızdı. Kendi çıkarımı tüm çıkarlarımın üstünde tutuyorum ve bazen bencilce davranıyorum bu doğru ama kendi türüme ihanet edemezdim. B planlarının uygulandığı o mahşer gününde benim yanımda olacak birilerine ihtiyacım vardı. Ben Timur ağabey için ölürdüm, benim için ölecek birileri henüz yoktu.

Güneşin doğuşu ile birlikte kalkıyorduk, askeri nizamda eğitim aldığımız söylenebilirdi. Fiziksel güçlere sahip olanlar bizden daha ağır antrenmanlar yaparken bizde elimizden geldiğince güçleniyorduk. Sabah sporunun ardından okuma ve tartışma programları başlıyordu, düşünsel kabiliyetlerimizi geliştiren bu alıştırmalara diğer grup katılmıyordu. Herkesin ayrı beslenme programı ve bu yemekleri önümüze kadar getiren birçok çalışanımız vardı. Evde çalışanların çoğu kadındı ve tamamına yakını Ezra ve Doruk'un etrafında dolanıyorlardı. Bu çocukların çiçek çocuk havaları tüm dişileri etrafında topluyordu. Balkabağı çoğunluk içinde kıdemli sayılırdı. Diğerleri onun yeteneklerinin ucu bucağı olmadığını düşünüyordu. Timur Bey'in sahip olduğu güce bir bakıma sahipti, size dokunabilir ve olmayan bir gerçekliği pekala yaşadığınıza ikna edebilirdi. Allah'tan Oktay'da liderlik vasfı yoktu, burası bir ormansa o ancak bir çakal olabilirdi, bense maymun. Balkabağı ile aynı eğitimleri almamız sürekli yan yana olmamıza sebep oluyordu. Ona zarar gelsin istemem ama benden daha iyi durumda olmasını da istemiyorum. Ezra ve Doruk ile başlarda aramız bozuktu diyebilirim fakat onlarla yaşadığım gerilimler bana daha sessiz biri olmam gerektiğini gösterdi. Bir maymun ne kadar sessiz olabilirse o kadar... O çocukların havasına ben de kendimi kaptırdım diyebilirim, şimdilik bir problemim yok onlarla. Halil ağabeye gelince... Onun tüm söz ve tavırlarında haklı olduğunu biliyorum ama bir gün onun yollarımız tamamen ayrılacak farkındayım. Timur Bey'den ölesiye nefret ediyor, an kolluyor, adam toplamaya çalışıyor inceden. Halil ağabeyin neler yapmaya çalıştığını biliyorum, o da benim bildiğimi biliyor. İkimiz de üç maymunu oynuyoruz şimdilik. Tam benlik bir durum işte. Yolların ayrıldığı güne geldiğimizde benim kimin arkasından gideceğimin o da farkında. Patron intikamımızı patlamanın kırkıncı gününde alacağımızı söylemişti, onu gitti kaldı otuz.

Metamorfoz Serisi-BaşlangıçWhere stories live. Discover now