-11-

472 70 114
                                    

EMİR'in BAKIŞ AÇISINDAN

Hoppla! Dieses Bild entspricht nicht unseren inhaltlichen Richtlinien. Um mit dem Veröffentlichen fortfahren zu können, entferne es bitte oder lade ein anderes Bild hoch.


EMİR'in BAKIŞ AÇISINDAN

🎶Billie Eilish - Listen before i go

Işıltılı terasın karanlık bir köşesinde ellerimi ceplerime sokmuş şehri izlerken güçlükle nefes alıyordum. Şehirden esen o acımasız soğuk rüzgara rağmen ciğerlerime hava dolmuyordu. Kaburgalarımın ciğerlerime battığını hissediyordum. Bedenim kendini yok etmeye programlanmış gibi hissettiğim acıyı bir zehir misali bütün hücrelerime yayıyordu.

İnkar ettiğim gerçeklerin ağırlığı göğüs kafesimi eziyor, güçlükle yutkunmama sebep olan bir düğüm yaratıyordu boğazımda. Söylemek istediğim cümleler takılıp duruyordu o düğüme. Sonunda nefesim kesiliyor sesim kimsenin duyamayacağı kadar kısılıyordu.

Yapayalnızdım. Beni kimsenin duymadığı gerçek benliğimi görmediği bir dünyada yaşamaya mahkum ediliyordum. Ne yaparsam yapayım kıramıyordum beni hapseden, bileklerimi acıtan o zincirleri.

Etrafımda dönen oyunlardan, kötülüklerden, insanların duygularından ve düşüncelerinden etkilenmek istemiyordum artık. Yıllardır olması gerektiği gibi taşlaşıyordu kalbim son zamanlarda. Duygularımı görmezden gelmeye çok uzun bir süre önce başlamıştım. Kimseyi sevemeyecek kadar hisssizleşiyordum. Gerçekleri görmezden gelmeye alışıyordum sanırım.

Taviz vermemeli, bana söylendiği şekilde yaşamalıydım. Bir heykel gibi yontulmuş ve törpülenmiştim. Etrafımdaki olayların ve insanların beni şekillendirmesine izin vermiştim. Ruhumu karanlık bir zindanın en sonuna hapsetmelerini izlemiştim. Savaşmaktan yorulmuş ve en sonunda teslim olmuştum.

Son zamanlarda etrafıma ördüğüm o soğuk duvarlar sürekli darbe alıyordu. İçeriden biriydi duvarları yıkmaya çalışan: bendim. Sadece kendimi korumak yerine herkese karşı savaşmak istedi bir yanım. Beni bu hale getiren herkese karşı durmak istiyordum.

Babamın tehditlerine boyun eğerken neler kaybetmiştim? O ilk an zihnimde yüzlerce kez tekrar etmeye karar vermişti: kaybetmeyi seçtiğim ve boyun eğdiğim o lanet an.

Zihnimin paslı hapishanesinde duran yedi sene öncesine ait olan o anı bütün canlılığı ile geri dönmüştü.

Dolabımdaki askıları kaydırıp kendime ince keten bir gömlek aramaya başladım. Yazın en sıcak günlerinden biriydi. Yeni duştan çıktığım halde terlemeye başladığımı hissedebiliyordum. Keten gömleği hızlıca üzerime geçirip aynada kendime baktım.

On yedi yaşında bir resim öğretmenini ciddiye almaları için biraz bile olsa ciddi görünüyor olmam lazımdı. Bana kalsa üzerime boya lekeleriyle kaplı tshirtlerimden birini geçirirdim. Resim yapmayı seviyordum ama ders vermeyi pek sevdiğim söylenemezdi.

Resim yaparken zihnimdeki seslerin sustuğunu hissederdim. Beni ele geçirmeye karar veren karanlık yerini huzurlu kirlenmemiş beyaz boyalara bırakırdı. Belki de bu yüzden resimlerim beğeniliyordu.

Sensizlik Senfonisi Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt