-17-

401 59 80
                                    

🎶Yalnızlıklar - Soner Avcu

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

🎶Yalnızlıklar - Soner Avcu

Gerçekleri söylememek için savaş veriyorlardı. O kadar ağır mıydı gerçekleri anlatmak, yalan söylemek daha kolay mı gelmişti? Birini korumak için söylenen yalan kötü müydü iyi mi? Neden hepsi bu kadar kararlıydı gerçekleri benden saklamaya?

Belki beni koruduklarını düşünmüşlerdi kendilerince belki de planlarına engel olabileceğimi düşünüp beni oyun dışı bırakmışlardı. Hepsinin kaçırdığı bir nokta vardı ben onların sakladıkları gerçekler yüzünden yapayalnız kalmıştım.

Yapayalnız bir çocukluk geçirmiştim. Evdeki kavgaların kaçış noktası olan bahçedeki seraya bir de tek arkadaşım olan Emir'in yanına sığınmıştım. Ben büyüdükçe herkes kendi köşesine çekilmiş aramızdaki bağlar iyice kopmuştu. Ben yalnızlığımda kaybolurken etrafımdakiler de kendi dünyalarında kaybolmuşlardı.

Sonucu ve amacı ne olursa olsun bu benim kaybederek oynadığım bir oyundu. Ruhumdaki boşlukları doldurmam senelerimi alacak kendimi yıkıp yeniden inşaa etmem gerekecekti.

İstemeden de bilmeden de olsa sevdiğim herkesin zarar verdiği ben, kendimde büyük bir yıkım yaratmıştım. Tekrar inşaa ederken kendimi yavaş yavaş dizecektim tuğlaları arada boşluk kalmadığına emin olarak. Başkalarının zarar vermeyeceği kadar sevmeye başlayacaktım kendimi. İşte o zaman inkar ettiğim bütün korkularım ile yüzleşebilecektim.

Arabamı yolun kenarına park etmiştim ve dakikalardır yan yana duran iki müstakil evi izliyordum. Biri benim diğeri de Emir'in ailesinin eviydi. Ellerim sıkı sıkı tuttuğum direksiyonun etrafından kayarak kucağıma düştü. Yan koltuktaki siyah deri ceketi elime alıp üzerime giydim.

Kuzey'in ceketi olduğu için bana büyük geliyordu ama üzerimdeki duruşunu sevdiğim için giymeye devam ediyordum. Bahçenin demir kapısını ittirdim ve ağır ağır adımlarla evin girişindeki bir kaç basamağı çıktım.

Elim kapıyı çalmak üzere tereddüt dolu bir titremeyle kapının yanındaki küçük zile doğru gitti. Ben zile dokunamadan kapı ardına kadar açıldı. Annem üzerine salaş ama güzel bir elbise giymiş evde olduğu halde her zamanki gibi saçını ve makyajını yapmıştı. Kapıyı açık tutarkenki tebessümü görülmeye değerdi.

Bir sığınak gibi görünmüştü o an gözüme. Çocukluğumdaki anne figüründen ne kadar da farklıydı. Benim hatırladığım kadın senelerce kendi mutsuzluğunun içinde boğulmuş neredeyse hiç gülümsememişti. Şimdi karşımda duran anne figürü ise sanki yıkılmaz bir kaleydi. Benim hayalimdeki gibi dimdik duruyordu karşımda.

Çocukluğumda da güçlü dursaydı bu kadar darbe alır mıydı ruhum? O zaman ben de yalnız kalmaktan korkmayan ve gerçeklerle yüzleşebilen bir kadın mı olurdum? Ona benzemeye korktuğum için mi annemin bir kopyası olmuştum?

Sensizlik Senfonisi Where stories live. Discover now