-18-

397 56 79
                                    

🎶Mor ve Ötesi - Aşk İçinde

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

🎶Mor ve Ötesi - Aşk İçinde

Uykum kaçtığı için gecenin bir yarısı seraya gelmiştim yine. Deri ceketin beni bahçedeki soğuktan koruyamayacağını bildiğim için üzerime kalın bir şal almıştım. Küçüklüğümden kalma bir alışkanlık olmuştu seraya kaçıp orada kafa dinlemek.

Kendimle yüzleştiğim yerlerden biriydi o sera. Zihnimdeki seslerin susmaya karar verdiği belki de tek huzur bulduğum yerdi. Seranın bir kısmını kış bahçesine çevirmişti annem. Sanırım o da benim gibi buranın iyileştirici bir enerjisi olduğuna ikna olmuştu.

Camlarla çevrelenen ve içerisine bir sürü yastıklı bir sedir yaptırdığı kış bahçesinin kapısına uzanmak üzereydim ki bahçenin önüne yaklaşan arabanın sesini duydum. Yola doğru ilerleyip başımı arabanın geldiği yöne doğru uzattım. Emir'in arabasıydı gelen. Gecenin içinde bir karaltı gibi süzülüyordu siyah araba.

Onun geldiğini görmem içimde yeni bir huzursuzluk dalgasının oluşmasına sebep olmuştu. Kendi evimden bile uzaklaşmak istememe sebep olmuştu Emir'in varlığı. Onu hayatımdan çıkarıp atmak isterken yanıbaşımda olduğunu bilmek istemiyordum.

Ne görmek istiyordum onu ne de ona dair bir şey duymak. Sebebi ondan nefret etmem değildi. Onu gördüğümde zihnimin ve bedenimin verdiği tepkiden nefret etmemdi. Kalbimin kulaklarımı sağır edercesine bir hızla atmaya başlaması, ruhumun sadece onun tarafından görülmek ve sevilmek için çırpınışı... Hepsinden kurtulmak istiyordum.

Belki de ona yurtdışında bir yüksek lisans programı bulmalı ve annemleri bu evden taşınmaları için ikna etmeliydim. Yada sadece vazgeçmeliydim ondan. İlk seçeneğin vazgeçmekten daha kolay olduğunu biliyordum. Dudaklarım buruk bir gülümsemeye eşlik etti.

Ondan vazgeçmeye her yaklaştığımda gerçekler ayağıma dolanıp duruyordu sanki. Kuzey ve Selin onun bana karşı hisleri olduğundan bahsediyor seneler önce çizdiği bir portrem ortaya çıkıyordu. İçimdeki ses yalan söylemelerini istiyordu. Gerçek olamazdı, olmamalıydı.

Aradığım cevapları Emir ile yüzleşmeden bulamayacaktım. Neden ruhum kan revan içinde kalana kadar yıkmıştı beni? Bana karşı bir şey hissediyor olsa bu kadar rahat izleyebilir miydi acı çekmemi? Yine yapmıştım işte. Cevabı olmayan sorularımın nefesimi kesmesine o acımasız elin kalbimi sıkmasına izin vermiştim.

Arabanın kapısını kapattığında sokağı aydınlatan farlar söndü. Bahçeye bakmadan eve giderse beni görmeyecekti. Karanlık bir gölgenin içine sakladım kendimi. Siyah botları bahçedeki taşların üzerinde düzenli adımlarla ilerliyor siyah uzun kabanı o yürüdükçe dalgalanıyordu. Adımları yavaşladı ve durdu. Ay ışığının saç tellerinde dans ettiği bal rengi saçlı adam tam olarak benim olduğum yöne doğru geliyordu.

Gözlerimi sıkıca kapatıp içimden beni görmemesini diledim. Bugün değildi. Ben o portreyi yeni görmüşken gelmemeliydi. İçimdeki yeşeren o umut filizini söküp atmak istedim. Hayallerimde yaşattığım Emir'i acımasız bir gülüşle tam kalbinden vurmak istedim.

Sensizlik Senfonisi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin