-38-

196 16 2
                                    

🎶Gravity - Sara Bareilles

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

🎶Gravity - Sara Bareilles

Bir önceki hayatımda bir kelebek olmalıydım. Son günümü akşam saatlerinde açacak bir çiçeği bekleyerek geçirmiştim. Çiçek açmamıştı, ben de tüm umutlarım sönmüş kanatlarım ağarlaşmış bir ağacın dalında beklerken kelebek olmaktan vazgeçmiştim.

Bir sürü 'ilk' vardı hayatımda son zamanlarda. En önemlisi biraz önce gerçekleşmişti. İlk kez birine hissettiklerimi söylemiştim. Dudaklarımdan dökülen kelimelere inanamıyordum.

Artık nefes alıyordu ruhum, değişiyordum.

Kendi iç dünyamda bir türlü başa çıkamadığım o sonsuz aşk acısı, bitmeyen kavgalar ve çelişkiler son buluyordu.

Emir ile birbirimize hiçbir zaman söyleyemedik gerçekleri. Kapalı kapılar ardından duyduğumuz gerçekleri bile vuramadık birbirimizin yüzüne. Hem kendi duygularımıza hem de birbirimize ihanet edip durduk. Sonunda aşk da bize ihanet etti, bıraktı elimizi.

Kuzey'e aşık olup olmadığımı henüz bilmiyordum ama onu kaybetmekten delicesine korkacak kadar seviyordum. Kendi kendime kurguladığım bir aşkı yaşarken ölümcül bir takıntıya dönüşmesine izin vermiştim. Bu kez yalnızca gerçek ve karşılıklı olan bir sevgiydi hissettiğim.

Hayali aşk hikayemin ana karakterini kusursuzlaştırmış onu parmak uçlarımın değemeyeceği kadar yukarı çıkarmıştım. En iyi ben biliyordum aslında o hayali kahramanın kusurlarını, itiraf etmek istemedim hiçbir zaman. Yüzleşmektense tek başıma üstesinden gelebileceğimi düşündüm.

Kuzey en başından beri hiç saklamadı hissettiklerini. Benim gibi ne terk edilmekten ne de reddedilmekten korktu. Belki de bu yüzden en başından beri kalbim yalnızca onu sevmek istedi. Bana ısrarla inanmasa da sadece onu.

Ela rengi gözlerine özlemle ve umutla baktım. Sözlerimin üzerinde yarattığı şaşkınlığı ağır çekim bir sahne gibi izlemiştim. Kaşları çatılmış, gözleri yüz ifademi incelemek ister gibi süzmüştü beni.

Aklından geçen cümlelerden yalnızca bir tanesi dudaklarından döküldü. Canımı acıtmak istemediği için bu kadar uzun sürmüştü belki de itirafıma cevap vermesi. Başaramamıştı, sözleri keskin bir buz parçası gibi battı kalbime.

"Zamanlaman biraz manidar değil mi?"

"Ne demek istiyorsun?"

Güçlü durmaya çalışıyordum ama oyunculuğumun ne kadar kötü olduğunu görüyor olmalıydı. Tehditkar ses tonuma aldanmış mıydı? Oysa içten içe yıkılıyordum yine.

"Duymak istediklerimi söyleyip öfkemi kontrol altına almak istiyorsun yalnızca. Ona zarar vermeyeceğimden emin olmak istiyorsun değil mi?"

Birbirimizi her seferinde nasıl bu kadar yaralıyorduk? Kuzey'in kıskançlığı değildi tek sebep. Bana güvenmiyordu, güvensizliğinin kaynağı da bendim. Emir'den vazgeçtiğimi söylediğim halde gözlerimde onu mu görüyordu hala? Bana bir saniye olsun güvenmek istemiyordu, ses tonunda bile duyuyordum gerçekleri.

Sensizlik Senfonisi Where stories live. Discover now