SAHİDEN GEÇTİ Mİ?

1.1K 527 315
                                    

Herkesi hayrete düşüren o kitap işte şu paragrafla başlıyordu;

'Hani bazı zamanlar vardır her zerren umutsuzluğa gömülür çıkamazsın işin içinden. Konuşacak ,içten bir nasılsını esirgemeyecek kimse olmayınca daha çok gömülür kalırsın geçmişe, hayallere ve kaçınılmaz sonlara. Geçmiş demişken aslında sözde geçmiş demek gerekirdi. Kimsenin peşini bırakmayan bu zaman dilimine geçmiş demek pek akıl işi sayılmazdı. Tıpkı annesinin eteğini bırakmayan çocuk gibi. Sürekli varlığını hissettiriyor ya da yaptığı iyiliği sürekli başına kakan insan gibi. Yaşanılanları hatırlatıyor sana sürekli, asla unutturmuyor kendini...

*****

Yine hayatım gibi kapkara olan defter ve kalemime sığındım. Yazmayı seviyorum. En çokta düşünmeyi. Defterimin ilk sayfasına bir William Drummond sözü yazmıştım. " Düşünmeyen tutucudur, düşünemeyen aptal, düşünmediğine aldırmayan ise köle." Düşünen ne olur bu durumda? Defteri açıp cümleyi okuduğum zaman hep bu gelirdi aklıma. Hiç bir cevap bulamadım yine. Aklım sürekli geçmişin işgali altında. İnanılmaz. Başkaları derdini yazınca rahatlardı ama bende öyle olmuyordu. Her defteri açışımda yüzüme tokat gibi iniyordu tüm yaşanılanlar, ama yine de vazgeçmiyorum yazmaktan. Nasıl oluyordu da yazmak hem yaralarımı deşip hemde anıların tokatına rağmen iyileştirebiliyordu. Garip bir duyguydu bana göre. Açtığım sayfaya önce bir söz yazdım.
" Gözlerimde dünya yükü, zihnim beni zorlamakta
Anılarım ruhumu her geçen gün acıtmakta"

*****

Bir süre yazdım zaman kavramını yitirmiş gibi. Saatlerce yazdım , yine yeni bir sayfaya geçecektim düşüncelerimin arasından fakat bir ses beni yaka paça gerçeğe çekti.

Gelen babamdı. Güya babam. Babalığı sadece cebime bir kaç kuruş koymak sanan güya babam. Gerçi onuda yapmıyordu ya. Herneyse. Artık korkmuyorum, hissetmiyorum acıyı. Sevilmiyorum ve bu beni eskisi gibi üzmüyor artık. Sevilmemek beni seviyordu belli ki. Komik değil mi? Sevilmemek tarafından sevilmek...

Annem ve Arya vardı beni gerçekten sevildiğime inandıran ama annemi bu ülkenin saçma düzeni aldı elimden acımasızca. Bu sırada babam odaya gelmişti , yine emirler yağdırmaya başlamıştı. Kalkıp dediklerini yaptım. Yemek koydum, televizyonu açtım, kumandayı kendine verdim, sofrayı kurdum, yemesini bekledim ve topladım.

Her gün böyleydi. Her günüm bir öncekinden farksızdı. Yine odaya geçtim. Defterimi güvenli bir yere kaldırdım ve öylece yatağa uzandım. Tavan yakın dostlarımdan biridir ,ya da ben öyle sanıyorum. Belki o da diğer herkes gibi benden içten içe nefret ediyordur ama bana katlanmak zorunda. Diğerleri gibi benden köşe bucak kaçamıyor.

Böyle düşüncelerimde boğulurken öylece uyumuşum. Rüyamda annemi gördüm. Yine çok merhametliydi. Bana "Dikkat et!" Dedi. "Onada iyi bak. Çok dikkat edin. Benim gibi bu düzene kurban gitmeyin. Güzel yaşayın." Dedi. Ben bir şey diyemeden de gitmişti zaten. Güzel yaşayın demişti. Nasıl mümkün olabilirdi ki bu?.

Bir masa düşünün. Üç ayağıda kırık. Masa yok yere yanan hayatım. Bacaklardan biri babam, biri sahte dostlarım, biri annem, biride ikiz kardeşim, can yoldaşımdı. İki bacak vardı. Sapasağlamdı. Biri daha kırıldı. İşte o tek bacakla bir masa ne kadar ayakta kalabilirse bende o kadar ayaktayım.

Öyle bir şey işte.
*****

Sabah yine ötekilerden farksız bir sabaha uyandım. Arya ile beraber işleri hallettik. Biz uyanınca babam evde olmazdı ,zaten aynı çatı altında ki yabancılardık biz. Ona göre hizmetçiydik. İşleri hallettikten sonra biraz sohbet ettik. Rüyamdan bahsettim. Benden ikimizede iyi bakmamı istediğini söyledim ,sonra uzun bir sessizliğe gömüldük. Bugün hemen bitmeliydi çünkü bugün tam 3 yıl oldu. Yerle yeksan olduğumuz günün üzerinden geçen ve sevgisizliğin yüreğimize ilmek ilmek işlendiği koskoca üç yıl. Dile kolay....

FERYADIM VAR [TAMAMLANDI]Where stories live. Discover now