MARATON DUYURUSU

155 127 39
                                    

Canım çok yanıyordu bu günlerde. Arya'nın yokluğu sanki hayata alışmaya zorluyordu beni. Alıştım sanıyordum ama daha değilmiş. Onun yokluğu öyle bir his ki sağanak yağmurda dışarıda kalmışım, gidecek hiç bir yerim hiç kimsem yok ve ben gök gürültüsünden şimşekten çok korkuyorum gibi.

Hani yemek yiyeyim dersin birkaç lokma sonra bırakırsın, yürümek istersin adımların ayağına dolanmaya başlar durursun, ağlamak istersin boğazının sızısından ağlayamazsın, iki üç satır bir şey yazayım dersin ama kaleme dökemezsin hiç bir şeyi.
Öyle bir boşluk işte bu.

Boşlukta boğuluyorum ben, biz. Selim'de bende hâlâ ruh gibiydik.
Perişan olmuştuk ikimizde ve bu ruh halinden kurtulmak çok zordu.

Ben odamdan Selim'de kendi odasından zor çıkıyordu. Kendime gelip kafa dağıtmak için kalkıp kendimi odadan dışarı attım.

Yavaş adımlarla Selim'in odası hariç tüm odaları gezdim. Her zamanki gibi Selim hâlâ odasındaydı. Bende fazla oyalanmadan balkona çıkmıştım.

Gökyüzüne bakmak içimi ferahlatıyordu. Bedenimi, zihnimi, düşüncelerimi özgür hissetmek mutlu ediyordu beni ve bunu başarabilen tek şey gökyüzüydü.

Arya'da gökyüzüne bakmayı severdi ama artık onun yerinede ben bakıyordum.
Biz bakıyorduk.
Selim'de yüklenmişti bu yükü şimdi.

Selim'in içeriden bana seslenişinin ve odasından çıkıp konuşmasının verdiği şaşkınlıkla kalkıp yanına gittim.
Oturma odasında tekli koltukta dirseklerini dizlerine dayamış kafası ellerinin arasında oturuyordu.

Gidip oturduğu koltuğun hemen çaprazındaki ikili koltuğa oturup ona bakmaya başladım. Konuşmuyordu ve konuşmayacağını anlayınca ben bir şeyler söyledim.

"Selim.."

Ses yok.

"Selim bana bakar mısın? Harap ettin kendini yeter ama. Benimde canımdan can gitti ama yapacak bir şey yok. Bundan sonra bize düşen sadece ve sadece gereğince intikam almak. Böyle üzülerek kimseye bir faydamız yok. Bak Arya'da üzülürdü bizi böyle görse. Sana her şeyi unut Arya'yı, yaşanılanları tamamen sil demiyorum yapamazsında zaten ama en azından hayatın bir şekilde devam ettiğini, bize düşen görevler olduğunu bilmemiz lazım ve buna göre hareket etmeliyiz. Toparlan biraz. Lütfen."

Saniyeler sonra ellerinin arasında sıkıştırdığı başını yavaşça kaldırıp bana baktı. Tekrar gözlerini yere dikti sonra.

"Haklısın."

Boğazı düğümleniyordu. Ağlamak istiyordu ama gözyaşları tükenmişti. Çığlık çığlığa bağırmak istiyordu ama ses telleri ona ihanet etmişti. Konuşmak istiyordu ama zihnindeki sesler buna müsaade etmiyordu.

Her şey karmakarışıktı ve nasıl çözüleceğini bilemiyorduk.
Bu günlerde sadece bir mucize olsun istiyordum.

Bir mucize...

İntikam yeminim için, bundan sonraki hayatımızda mutluluk için sadece bir mucize istiyordum.

Olur muydu? Kim bilir?

****

Konuşmamızdan sonra Selim'in yanından ayrılıp bir şeyler yazmak için odama geçtim. Defterimi şimdilerde saklamıyordum çünkü okunacak bir şeyler vardı ama kimin umrundaydı.

Selim okusa zaten her şeyi biliyordu, Arya'nın okumasıda hiç sorun değildi ve başkada kimse yoktu zaten.
Başkası okusa bile artık önemseyecek halim yoktu ve bu yüzden de defter hep çalışma masasının üstünde duruyordu.

Gidip masaya oturduktan sonra bir şeyler yazmaya çalıştım. Şiir olsun, deneme olsun elimden ne geliyorsa.
Çoğu yazdığım şey amatördü ve daha fazlasında da gözüm yoktu.

FERYADIM VAR [TAMAMLANDI]Where stories live. Discover now