HAZIRLIK

155 126 17
                                    

3 gün önce aldığımız haberden sonra çalışmalara başlamıştık. İşe devam ediyor ve işe koşarak gidip geliyorduk.

İşten sonra yarım saat sokak aralarında koştuktan sonra tekrar koşarak eve geliyor, bir şeyler atıştırdıktan sonra tekrar koşmak için dışarı çıkıyorduk. Bazen komik gelse de bu yarışmayı almaya kararlıydık.

Bugünde erkenden kalkıp birkaç lokma bir şey yedikten sonra hızla kapıya yanaşıp ayakkabılarımı giydim, Selim'de ısınma hareketleri yaparak yanıma gelip ayakkabılarını giydikten sonra ikili ikili merdivenleri inmeye başladık.

Bugün yarım saatlik koşuyu bir saat yapmaya karar vermiştik ve tabi bu bir saat içerisine işe gidip gelme dahil değildi. Koşarak yine işe gitmeye başlamıştık.

Dün maraton için başvuru yapmaya bile koşarak gitmiştik. Yorucuydu ama değerdi. Değecekti.

Selim'e dönüp

"Sence çok kişi başvurur mu bu maratona?"

Dedikten sonra Selim'de nefes nefese konuşmaya başladı.

"Sanmam. Yani sonuçta iki saat aralıksız koşulacak ve gerçekten birileriyle derdi olmayanlar katılmaz."

Hafif kafamı salladıktan sonra

"Olabilir, zaten başvursalar bile çok şansları yok çünküüüü.."

Sona doğru sesim coşkulu bir şekilde çıkmıştı ve Selim'le beraber cümlenin sonunu bağırarak getirmiştik.

"Çünküüüü bu yarışma bizim olacaaak."

Yumruklarımızı tokuşturduktan sonra biraz daha hızlanıp yola devam etmiştik.

Bu yarışma bizim olacaktı çünkü bir borç vardı ortada ve bu borcu kapatmak bize kalmıştı. Can borcu.

Serhat'ın sonunu biz yazacaktık ve bu düşünce bile beni mutlu ediyordu. Kendimizi kurtardığımız gibi kim bilir başka kimlerin canını kurtaracaktık.

Hem kim bilir belki annem yaşıyordur diye umutlanmadan da edemiyordum.
O gün bana söylediği şeyden sonra annemin yaşadığını düşünüyordum.

"Eğer ben ölürsem annende ölür."

Neden durduk yere böyle bir şey söylesin ki?

Annem kesin hayattaydı ama nerede?
Dünya'nın herhangi bir yerinde miydi yoksa Serhat'ın evinde miydi bilemiyordum. Tek bildiğim bir yerlerde hâlâ nefes aldığıydı, iyi ya da kötü.

Yarışma 15 gün sonraydı ve biz 15 günde elimizden ne geliyorsa yapacaktık. O büyük günde zaferi alıp intikam yeminimizi yerine getirecektik.

.....

Akşama doğru iş yerinden çıkıp yine eve doğru koşmaya başlamıştık. Bazen yolu bilerek uzatıyor daha fazla koşuyorduk.
Bir saat aralıksız koştuktan sonra kendimizi zor apartmana atmıştık.

Asansöre binip yere oturmuş nefes nefese kalan Selim'i izliyordum. O da bana bakıp yere oturmuştu. Dairemizin olduğu kata gelince yerden kalkıp Selim'in de kalkmasını bekledim ama o hiç istifini bozmuyordu.

"Selim kalksanaa"

" Rahat burası ama"

"Ya hadii bak aşağıdan çağırıyorlar"

Elinden tutup kendime doğru çekerek kaldırdım yerinden. Arkama dönüp kapıya doğru giderken bir yandan da anahtarımı arıyordum. Ben anahtarı bulmaya çabalarken Selim'in seslenmesiyle ona baktım.

Bana not uzatarak konuşmaya başladı.

"Serhat yazmış."

Sıkıntıyla nefes verip notu aldım elinden.
Yine bizimle oyun oynuyordu ama başarısız olacaktı. Tek umudum bir hile yapmamasıydı.
O Serhat'tı ve her şeyi yapabilirdi. Kağıtta yazan ise;

"Maraton çalışmalarına devam mı gençler?"

****

Selaaam.
Kısa bir bölüm oldu ama son anda çıkan bir bölümdü bu. Yani hikayenin planladığım gidişatında bu bölüm yoktu.
Sonradan eklediğim içinde kısa oldu, idare edinn.

Bol bol yorum yapmayı unutmayın.

Aklınıza takılanlar ➡

Etiket ➡

Teşekkürler.

FERYADIM VAR [TAMAMLANDI]Where stories live. Discover now