ARYA'YA

204 179 35
                                    

Defnetme işleri bittikten sonra Selim beni yalnız bırakarak başka bir yere gitmişti.

Mezarın yanına çömelip sadece nemli toprağa baktım. Elini tutabilecekken şimdi sadece toprağına dokunabilmek inanılmaz bir öfkeye sebep oluyordu.
Gözlerine bakmak varken mezar taşına bakmak...

Öfkeyle dolup taşacaktım sanki ve bu duygu midemi bulandırıyordu. Gözyaşlarım dokunduğum toprağı net görmemi engelliyordu ve ben şuan buna bile sinirleniyordum.

Gözlerimi topraktan ayırmadan konuşmaya başladım;

"Çok özür dilerim. Çok.." boğazım düğümlendi konuşamadım bir süre, sadece ağladım. İçimdeki öfkenin böyle geçeceğini sandım ama geçmiyordu aksine sanki gittikçe körüklenip büyüyordu.

"Seni bu yola sürüklememeliydik. Babama bakakalacağını tahmin etmeliydik. Arya, sen bana annemin emanetiydin. Nasıl hesap vereyim ben şimdi. Gerçi hesap verecek kimsede kalmadı ya. Annemden benim adıma özür diler misin? Seni gözümden bile sakındım bu zamana kadar. Bilmeyebilirsin belki ama ben hep bir adım arkandaydım. Çok özür dilerim seni koruyamadığım için."

Söylenecek çok şey vardı ama hepsi boğazıma takıldı, dilime dolandı. Anlatamadım, konuşamadım hiç bir şeyi.
Konuşmaktan vazgeçip izledim sadece. Toprak tanelerinin içindeki hüznü görmeye çalıştım. Toprağın altındaki Arya'ya dokunmaya çalıştım.

Şu duruma mecbur kalmak dahi beni sinirlendiriyordu. Tahammülüm kalmamıştı.

....

Öyle ağlayarak otururken Selim geldi. Bende kalkıp mezarlar arasında dolaşmaya başlamıştım. Selim içinde büyük kayıp olmuştu ve o da konuşmaya çalışıyor, ağlıyordu.

Eve gitmek istiyordum artık. Her şeyi bir kenara bırakmak istiyordum. Şu yaşananlardan, herkesten, bedenimden ve zihnimden kurtulmak istiyordum.

Selim bana seslenince geriye dönüp yanına gittim. Son kez Arya'mın toprağına baktıktan sonra dönüp mezarlıktan çıkmıştık.

Yollar sahipsiz cesetlerle doluydu. Ortalık gerçekten kan gölüydü ve bir gün Serhat'ın da bu halini görmek benim tek umudumdu. Belkide ölmüştü çoktan.

Selim'i eve gönderip biraz gezecektim fakat beni tek bırakmamıştı. Beraber Serhat'ın evine doğru gitmeye başladık. Gidip bakacaktım sağ mı ölü mü diye. Hemen bahçeye girip kapıya yanaştım. Önce birkaç dakika dinledim, sesler vardı ama kimin sesiydi bilmiyordum. Dinlemeyi bırakıp açık camlardan içeriye bakmaya çalıştım ve gördüm.

Hâlâ oradaydı. Eve doktor çağırmıştı. Yaşıyordu ve bu benim işime gelirdi çünkü onu öldürmeden öldürecektim. Çünkü onu ölüme hasret edecektim.
Çünkü onu ölmekten beter edecektim.

Sinirle arkamı dönüp hızla eve gitmeye başladım. Selim'de arkamdan geliyordu.
Eve gelince ikimzide tek kelime etmeden odalarımıza çekilmiştik.

Biraz uzanıp düşündükten sonra kalkıp defterimi aldım. Oturacakken masanın üzerindeki Arya'nın yarım bıraktığı kitabı gözüme çarptı.

İç çekip kitabı masanın köşesine ittirdim. Defterimde boş sayfa bulduktan sonra rastgele bir şeyler çizmeye başladım.

Sıkılıyordum. Dünya dar geliyordu ve ben bunalıyordum. Kalkıp odadan çıktım ve balkona giderken Selim'e gelip gelmeyeceğini sormuştum. Cevap gelmeyincede üstelememiştim.

Balkona çıkıp sandalyeye bıraktım kendimi. Ne düşüneceğimi şaşırmıştım. Babama üzülmeli miydim? Haklı mıydı? Arya artık yoktu ve ne olacaktı? Nasıl geçecekti bu günler? Annem beni affeder miydi?

FERYADIM VAR [TAMAMLANDI]Where stories live. Discover now