30 EYLÜL- 1 EKİM

244 205 67
                                    

Akşamdan tüm kapı,pencere, perde ne varsa hepsini kapatmış ve Serhat gelirse -ki gelecek- ona saldırabilmek ve kendimizi koruyabilmek için gerekli bir kaç şey hazırlamıştık.

Evimizdeydik ve artık kaçmanın bir anlamı yoktu.
Gözlerim yorgunluktan kapanıyordu ama bu gece uyumamalıydık. Her an gelebilirdi ve bir taraf galip gelecekti.

Ölümün bizimle dans edişini bugün neticelendirecektik. Ya kayıp düşecekti ya da bizde onunla dans edecektik.

Selim mutfakta kendi başına bir şeylerle uğraşırken Arya ve bende bıçak gibi hazırladığımız bir kaç zarar verici aletleri inceliyorduk.

Selim mutfaktan çıkıp yanımıza gelince bize baktı bir süre ve konuşmaya başladı;

- Kızlar biliyorsunuz ki bu son gecemiz olabilir. Herhangi birimize bir şey olursa şunu unutmayın ki ben sizi çok seviyorum ve hep seveceğim.
Umarım Serhat için son gece olur ama bu da bir ihtimal tabi.

Deyip yere bakmaya başladı. Bende iç çekip arkama yaslanmıştım.
Sessiz sessiz olacakları kestirmeye çalışıyordum.

Gözlerimi açtığımda çoktan sabah olmuştu ve Serhat hâlâ gelmemişti.
Akşama kadar korkuyla bekledik.
Akşam saat 9'a geliyordu. Gelmeyeceğini düşünüyordum artık dememe kalmadan annemle babamın sesini duymaya başladım. Hızla olduğum yerde dikleşip dinlemeye başladım ama gerçek değildi.

Ya da gerçekti.

Selim ve Arya tepki vermiyordu. Duymuyorlardı. Bir süre sonra annemin sesi yok oldu. Sadece babamın sesini duymaya başladım.

Bu kez gerçek gibiydi. Hayır hayır gerçekti.

Kapının arkasından babamın yalvaran sesi geliyordu.

- Onlara zarar verme. Çok özür dilerim bilemedim. Lütfen kızlarıma dokunma.

Gibi bir sürü cümle sıralamıştı. Diğerleride kapıya bakarak öylece oturuyorlardı. Arya aniden kalkıp kapıya koşmaya başlayınca bende hemen arkasından koşup onu tutmuştum.

Yardım etmemeliydi ya da etmeliydi.
Hemen masanın üzerinden bir bıçak alıp kapıya yaklaştım. Delikten bakınca babamın boynuna dayanmış silah ve arkasındaki Serhat'ı gördüm.

Çok sürmeden Serhat her konuştuğunda içimin öfkeyle dolup taşmasına sebep olan sesiyle sırıtarak konuşmaya başladı;

-Delikten bakmayı bırakıp bizi içeri davet etseniz çok makbule geçecek.
Hani yoruluyoruz şurada ya.

Dönüp diğerlerine bakınca onlarında benim gibi kalakaldığını gördüm. Böyle planlamamıştık. Babamı araya katmamalıydı.

Selim kapının önünde bir sağa bir sola gidip geliyordu, Arya korkudan neredeyse titriyordu ve bende hâlâ düşünüyordum. Kapıyı açar açmaz üzerine atlamak tam bir aptallık olurdu çünkü elinde silah vardı. İçeri almazsak babamı öldürecekti. Öldürsün demek gelmiyordu içimden.

Bıçağı kazağımın kolundan içeri sakladıktan sonra diğerlerine baktım. Çaresiz bir şekilde omuz silktikten sonra onların onaylamasını vekledim. İkiside onaylayınca bir şey demeden kapıyı yavaşça açtım. Ne olacaksa olsun demiştim içimden.

Serhat babamı içeriye ittirerek eve girmiş, ayağıyla kapıyı kapatmıştı.
Silahı bize doğrultup konuşmaya başlamıştı tekrar;

-Sakın bir şey yapmaya kalkmayın yoksa babanız sonrada siz elimde kalırsınız. Gerçi bu benim için daha iyi ya. Her neyse şöyle koltuklara buyurun isterseniz diyip silahla koltukları göstermişti.

Masanın üzerindekileri görünce kahkaha atıp

-Ne güzel hazırlıkta yapmışlar. Bu ne hoş karşılama.

Demişti. Biz sessizce koltuklara oturunca oda karşımıza geçip bir şeyler anlatmaya başlamıştı.

-Geçenlerde babanızın size verdiği notu biliyorum. Dolayısıyla sizde aramızda olanları biliyorsunuz. Bu durumda haklı olduğumu düşünüyorum ve....

Diyip babamı 3 kere sırtından vurmuştu. Selim bunu yapacağını bilirmiş gibi arkamızda bulunan masadan hızla bir silah kapmış ve Serhat'a doğrultmuştu. Bende kolumda sakladığım bıçağı çıkarıp ona doğru tutmuştum. Arya ise korkuyla babamın cesedine bakıyordu.

Serhat;

-Vay vay çalışılmış derslere. Aferin. Yalnız elinizdekileri bırakırsanız iyi olur. Sizin açınızdan.

Dedikten sonra tekrar harekete geçip Arya'yı kolundan yakalamıştı. Selim'de Arya'yı tutabilmek için koşmuştu ama dengesini kaybedince yere kapaklanmıştı.

Serhat Arya'yı babamı tuttuğu gibi tutup silahı onunda boynuna bastırıyordu. Ne yapacağımı bilemedim o an. Serhat'ın bağırması beni kendime getirmişti.

-Heeey kime diyorum. Kardeşini sevmediğini bilmiyordum.

Anlamamış gibi ona bakınca

-Bıçağı bırakmadığına göre.

Dedi. Şaşkınlıkla elimdeki bıçağa bakıp yere atmıştım.
Selim'de yerden kalkmış ve silahı düştüğü yerde bırakmıştı.

Serhat;

-Babanızı öldürdüm çünkü o bunu hakediyordu. Kardeşinize gelince acıyı hep biz çekmeyelim değil mi?
Bu da benim kardeşim için.

Dedikten sonra korktuğumun başıma geleceğini anladım. Arya'nında sırtından vurup yere bıraktıktan sonra birde kafasına ateş etmişti.
Selim haykırarak Arya'nın yanına giderken bende hızla yerden bıçağı alıp üzerine gitmeye başladım

Gülerek yere bakıyordu Serhat taaki beni farkedene kadar. Gözlerimdeki öfkeyi görmüş olacak ki korkuyla bir adım geri çekilip silahı bana doğrulttu.

Önemli değildi. Ölebilirdim ama önce o ölmeliydi. Bıçağı onun farkedemeyeceği bir hızla karnına saplamıştım.
İkinci kez hırsla aynı şeyi yapacakken hırlayarak konuşmaya başladı;

-Eğer ben ölürsem annende ölür.

Anlamayıp tekrar bıçağı karnına geçirmiştim.

Selim;

-Durr

Diyip beni geri çekip Serhat'a yumruk atmıştı. Güçsüzce Arya'nın yanına çömeldim. Serhat yerden kalkıp sendeleyerek kendini dışarı atmıştı.
Sonumuz böyle olmamalıydı.

Selim'de yanıma çöküp öylece kaldı. Defalarca belki diyerek kalbini dinlemiştim. Nabzına bakmıştım. Kim bilir kaç kez ama yok. Gitmişti.

O titrek bakışlı kız gitmiş yerine sopsuğuk, tüm kaygılarını geriye bırakmış rahat bir yüz takınan birisi vardı. Gözlerimden geçti yine o lanet sis bulutu...

Arya, annem, anılar, kahkahalar...

Gözyaşlarım Arya'nın tuttuğum eline dökülürken sessizce izledim onu.
Selim'de yanımda oturuyordu.
Gözlerine baktığımda gördüğüm o korkunç sessizlik ruhumda daha çok yaraya sebep olmuştu.

Sabaha kadar öyle bekledik başında. İkimizde tek kelime etmemiştik.
Konuşmak işkence gibiydi şimdi. Konuşmamalıydık zaten. Ölüm sessizliği denen şeyin şuan hüküm sürmesi gerekiyordu.

Sabah sokaklardaki cesetlere aldırmadan babam ve Arya'yı defnetmek için işlemleri halletmiş ve ikisinide gömmüştük. Peki aklımızda, kalbimizde nasıl gömecektik?

Ölüm Arya'yı dansa davet etmişti. Kabul etti.

******

Selam millet uzun zaman yoktum hâlâ yokum dpsmdğsmğdmd

(Ben aslında yoğum ğwmfğwmfğwmğmr)

Her neyse sadece bölüm yayımlamak için geldim ve gidiyorum.

Ama sizden ricalarım var. Kitabımı herkese önermenizi istiyorum.
Gerçekten okunsun istiyorum kitabım.
Yardımcı olursanız sevnirim.

İyi okumalar.

Aklınıza takılanlar ➡

Etiket ➡

Teşekkürler

FERYADIM VAR [TAMAMLANDI]Where stories live. Discover now