ZAFER

151 118 55
                                    

Maraton günü gelmişti sonunda. Heyecanıma engel olamıyordum ve heyecanlandıkça karnım ağrıyordu.

Sabah erkenden uyanmış evde volta arıyordum. Selim'de birazdan uyanacaktı ve kahvaltıdan sonra küçük bir işimizi halledip maratonu kazanmaya gidecektik.

Volta atmayı bırakıp kahvaltı hazırlamaya gittim. Selim'de çok geçmeden ısınma hareketleri yaparak gelmiş, masaya oturmuştu.

İkimizde birbirimize bakıp sinsi sinsi gülüyorduk çünkü eğer yapacağımız şey işe yararsa Serhat'ın sonu daha o gün gelmeden yazılmış olacaktı.

Hızlı hızlı yedikten sonra bir bardak alıp balkona çıktık. Selim bardağı yere fırlatıp kırdı önce ve sonrada cam parçalarını daha da küçülterek küçük bir kutuya koyduk.

Bu cam parçaları yarışmanın tüm kaderini değiştirecekti.
Kutuyu cebime koyup ayakkabılarımı giydim. Selim çoktan çıkmış beni bekliyordu.

Yanına gidince yine ikişer ikişer merdivenleri inerek dışarı çıktık.
Serhat'ın evine doğru yürüyerek gitmiş ve kapının önündeki ayakkabılarına baktık.

Dönüp Selim'e bakınca bana bakıp sırıttığını gördüm. Bende sinsi sinsi sırıtıp tekrar ayakkabılara dönmüştük. Selim içeriyi dinleyip, etrafı gözetlerken bende küçük cam parçalarını ayakkabıların içine yerleştirdim.

Kapıda iki çift ayakkabı vardı ve kimin olduğunu, hangisini giyeceğini bilmediğim için ikisinede cam kırıklarını yerleştirmiştim, muhtemelen biri Serhat'ın biride yarışma eşinin ayakkabısıydı.

Şimdi olması gereken tek şey bu camları farketmeden ayakkabıları giyip bir adım atmalarıydı. Hızlı koşamamaları için bir adım bile yeterliydi.

Hızla geri dönüp eve doğru koşarken aynı zamanda Selim'le konuşup gülüyorduk. Bir süre sonra koşmayı bırakıp yürümeye devam ettik.

Maratonun yapılacağı yer yakın değildi ama çok uzakta sayılmazdı.

........

Maraton yeri çok büyüktü ve çok kalabalıktı. Bir an içime bir korku düşmüştü. Bir sürü insanla nasıl yarışacaktık diye ama öyle değilmiş.

Bize izleyici olmayacak denmesine rağmen yan tarflarda bekleyenler izlemek için gelmişlerdi. Yarışacak olanlar ise parkurun başında bekliyorlardı. Bizde hemen oraya gidip beklemeye başladık.

Yarışmacı çiftlerin ellerine keleğçe takılımaya başlayınca Serhat'ın da geldiğini gördüm.

Hızlı adımlarla gelen Serhat'a rağmen arkasında biraz topallayarak bir çocuk geliyordu.
Serhat'ın ayakkabısına koyduğum dik cam parçası yan düşmüş olmalıydı, neyseki çocuk sakatlanmıştı ve bu da çok iyi bir şeydi.

Bizim yanımıza da kaba kel bir adam gelip benim sol, Selim'in sağ koluna kelepçeyi takıp bize bakmıştı.

Adam gülümseyerek;

"Sizi tutuyorum."

Diyip gitmişti. Serhat ile çocuğun elinide kelepçeleyince herkes yerini almış ve bekliyorduk.

Bir adım geriye çekilip kaç çift olduğunu saymaya çalıştım. Yarışacak 11 çift vardı ve işimiz kolay mıydı yoksa zor muydu bilmiyordum.

Bir anda üçten geriye doğru sayılmaya başlayınca hemen yerime geçip hazırlandım.

Ya olacaktı ya olacaktı...

Üüüüççç...

İkiiiii..

FERYADIM VAR [TAMAMLANDI]Where stories live. Discover now