"Unutabilir miyim?"

1.3K 37 19
                                    


Se-se-selammmmm! Ben geldimmm! Bu bölüm biraz acıklı o yüzden tüm duygularınızı görmek istiyorum. Okurken hadi bakalım, yorumlara!



Mart ayının ilk günü... Yattığım örtünün uzerinde elimi güneşe doğru kaldırıp parmaklarımda sıcaklığını daha da hissetmeye çalıştım. Genelde soğuk olan Mart ayına göre bugün hava oldukça sıcaktı. Bu güzel Pazar gününün tadını çıkarmak için de Azra, Ela, Efe ve Mertle birlikte piknik yapmaya karar vermiştik. Mangal yakacak hazırlığı hemen yapamadığımız için hazır bir kaç yiyecek alıp Karagöl'e gelmiştik. Yiyecekleri atıştırdıktan sonra voleybol oynamaya başlamıştık. Ancak ben yorularak örtünün üzerine uzanmıștım.

Bir aydan fazla geçen sürede nihayet derslerime odaklanmış, geri kaldığım yerleri yoğun bir çalışma temposuyla kapatmıştım. Hatta üzerine neredeyse tüm konuları bitirmek üzereydim. Dershanede derecelerim eski haline gelmişti. Dershane hocalarım bu durumdan çok memnundular.

Zaman, insana hissettiklerine aldırmadan geçiyordu. Ama yapısı gereği, insan varlığı bazı yerlerde tıkanıp kalıveriyordu. Eğer devam etmeye çabalamazsa hep orada kalıyordu. Ben çabalıyordum. Gerçekten çok uğraşıyordum. Hala kabus görüyordum mesela. Lakin tuttunduğum muazzam bir hissiyat vardı.

İlk önce, zevahirine aşık olduğum bir adam. Tanıdıkça ruhunu sevdiğim adam. Her yönüyle yanlış gözüken adam, öyle bir zamanda karşıma çıkmıştı ki o olduğu için hayat çok güzeldi. O olduğu için benim dünyam hala dönüyordu. Gözleri, sözleri ve kalbi... Onunla ilgili herhangi bir sey, tüm kimyamı değiştiriyordu. Tüm bilmeceler bir anda çözülüyordu. Tüm yaralar iyileşiyordu. Tüm kötülükler yok oluyordu. Öyle seviyordu ki dengeler yerine oturuveriyordu. Damarlarımda akan kanın rengi bile o olmuştu.

Bazen de dengemi alt üst ediyordu. Bu sebepten, bu bir ayda Volkan'ın evinde hiç kalmamıştım. Malum kendisi dikkatimi dağıtan ilk ve tek unsurdu. Derslerim düzelsin diyeydi bu da... Haliyle bir ayın içinde beş kere bulușabilmiștik. Evet, saymıștım. Onunla ilgili her şeyi hatırlamak istiyordum. Ama bir yandan onu da çok özlemiştim.

Bizim görüşemediğimiz süreçte Volkan'ın da kişisel hayatı nihayet düzene girmişti. Arkadaşlarıyla tekrar görüşmeye başlamıştı. Normal sorunlarına geri dönüş yapabilmiști. Bütün gün okulda çalışıyor olmasına rağmen her geçen gün artan rakamlı elektrik faturası gibi sorunları vardı artık. Lakin, hala, annesiyle konuşmuyordu. İki kez konusunu açmaya çalışsam da beni katî suretle redderek susturmuștu. Ben de üzerine gitmemiş, bu davranışını da Emel'e söylemiştim. Çünkü o da fazlaca sıkıştırıyordu ve Volkan bundan sıkılmaya başlamıştı.

Abimle yaşamaksa çok sıkıntılıydı. Onu sevmediğimden değildi bu, ev içinde bulaştığını yıkamaması, çorapları ve kıyafetlerini abuk subuk yerlere atıp durması sinir bozucuydu. Volkanda kalmayıșımdansa inanılmaz memnundu. Söylemese de biliyordum.

Annemle daha sık görüşür olmuştuk. Bir çok konuda beni desteklemesi, her günlük derdime çözüm bulması... Konuşmalarımızdan birinde demişti ki; "Bana anne olunca anlarsın bir şeyleri derlerdi. Ama ben anne olunca anlamamışım. Evladımı kaybetmek üzere olduğumda anladım.". Ben de o gün tam anlamıyla görmüştüm annemin tamamen değiştiğini.

Babam... Babam da abimle tekrar konuşmaya görüşmeye başlamıştı. Ama annemin ve abimin dediğine göre benim nasıl olduğumu hiç sormamıştı. Sadece hala 'o öğretmenle' beraber olup olmadığımı sormuştu. Evet cevabını alınca da öfkeyle küfür ettiğini öğrenmiştim. Ve ben de buna sadece sinirle gülmüştüm.

Teyzemlerle bu süreçte bir kaç kez görüşmüştüm. Çalışma temposu yüzünden uzun süreli olmasa da iki kez bizim eve gelmişler, bir kez de abim, annem ve ben onlara gitmiştik.

DERİN, VOLKANWhere stories live. Discover now