DERİN, VOLKAN

"Volkan diye diye, senelerdir yandım ben!"

Selam,

Böyle moralimin aşırı bozuk olduğu bir günde yazıyorum. İnsan en yakını tarafından anlaşılmayınca ya da kendini anlatamayınca gönlü pek bir kırılıyor. Hele bir de yaşadıklarınız için sizin suçlandığı ifade eden cümleler bir kere kullanıldı mı, insan hiç unutmuyor. Sonra me derlerse desinler, geçmiyor.

Velev ki bu kafayla bu bölümü yazdım. Az daha ayırıyordum haahahshs.

Lütfen bu bölüm böyle bol bol yorum yapın kafamı dağıtmaya o kadar ihtiyacım var ki... sizi seviyorumdur, ona göre

Neysem iyi okumalar.

12 dakika 6 saniye...

5...

4... 3.. 2.. 1...

Telefonumda kurduğum zamanlayıcı bakmayı bırakıp aynada kendimi tam altmış sekizinci kez kontrol ettim. Dalgalı saçlarım, açık kahve tonlarda göz makyajım, aydınlık makyajımla yüzüm parlıyordu. Üstümde beyaz dar yüksek bel mini bir etek, lacivert salaş bir saten gömleği giyim kotun için sokuşturmuştum. Aynı renk stilettolarla ve altın rengi bileklik ve halka küpelerimle de uyumlu gözüküyordu. Ancak gel gör ki her şey gözüme fazla geliyordu o an.

"Güldane abla ya, fazla olmamış değil mi? Saçlarımı çok mu iri dalga yaptık?"

Bugün Güldane abla dükkanda o gün sinek avladığı için şanslıydım. Volkan gittikten hemen sonra hızlı hızlı duş almıştım. Sonra da dolabı boşaltarak kombin yapabilmek için depinip durmuştum. Ardından saatin yaklaştığını anladığımda giyinip koşarak saçımı ve makyajımı yapması için Güldane ablaya inmiştim.

Şimdi aynada gördüğüm kadın aslında güzel gözüküyordu. Ama ben bir türlü emin olamıyordum. Güldane abla yaptığı kahvesini içerken sabır çekti. "Derin, kız, sen benim yaptığım işin güzelliğini mi sorguluyorsun?! Yerinde işte her şeyin."

"Hayır hayır!" dedim hızla aynadan ona bakarak. "Onun için çok hazırlandığımı anlamasın istiyorum sadece."

Bir kahkaha patlattı. "Ne var ki 5 saatir hazırlanıyorsan?"

Kaşlarımı asabım bozulmuş bir ifadeyle çattım ve aynadan ona ters bir bakış attım. Yerinden kalkıp yanıma geldi, masanın üstündeki parfümümü üstüme boca etti ve saçımı eliyle son bir düzeltti.

"Çok güzelsin ve yeterli. Haydi, çık. Madem hazırlandığını anlasın istemiyorsun, kuaförden çıktığını görmesin."

"Kahve içiyordum derim?" Boş boş bana baktı. "Tamam tamam." diyip çantamı aldım ve kuaförün kapısından çıktım. Kısa bir süre sonra siyah bir Jeep kapıya yanaştı. Kapıyı açıp indiğinde üzerinde yutkunamıyorum gereği duydum. Bu adam her seferinde benim gözüme daha mı çekici geliyordu? Kalbim bir an onun yakışıklılığı ile sıkıştı. Beyaz bir gömlek ve lacivert bir kumaş pantolon vardı. Anlaşmış gibi aynı renk giyinmiştik.