''Geldim!''

13K 368 68
                                    

''Bu oldu!''

Ne olduğunu anlamamıştı, kavramaya çalışarak kaşlarını yavaşça çatarak yüzüğe bakıyordu. Beyninde oluşan tüm soru işaretleri elalarına yansıyordu. Uzanıp elimi tuttu. O haldeyken bile vücuduma yayılan akım kendini göstermişti. Dipte olduğumu düşündüğüm anda bile bana bunu yaşatabiliyordu. Bana ne yapıyordu? Uzun parmağımdaki yüzüğe hala anlamazca bakarken gözlerini yeşillerime çevirdi.

''Ne demek bu? Metinle mi nişanlandın? Bu yüzüğün senin parmağında ne işi var?'' Suratına yansıyan şaşkınlık öfkesine dalga oluyordu. Anlamaması sinirle gülmeme neden oldu. Bu acı dolu, mahvolan geleceğimi yansıtan bir gülüştü. Bana kaşlarını kaldırarak şaşkın bir ifadeyle baktı. Elimi hızla geri çektim. Gülmeyi sonlandırdım.

''Ne işi var bilmiyorsun yani? Bunun için babamı arayıp beni şikayet etmedin mi? Beni cezalandırmasını istediğin için. Sana ettiğim tüm lafların cezası bu mu? Tüm geleceğim mahvoldu. Rahatladın mı? Bak beni sünepenin tekiyle nişanladı. Sana ettiğim lafların acısını çok güzel çıkardın. Tebrik ederim!'' Sizli bizli konuşmayı kesmiştim çünkü içimden ona karşı en ufak bir saygı göstermek gelmiyordu. Elalarını ele geçiren soru işaretleri kaybolurken kaşlarını kaldırıp o da gülmeye başladı. Bu kez şaşırma sırası bendeydi. Ne yani bir de yaptığı şeyle karşımda mı eğlenecekti? Ne kadar kötü kalpli biriydi böyle. Bir yanım onun alakası olmadığını haykırıyordu. Ama duymayacak kadar delirmiş, yaşadıklarımdan bir haftadır tanıdığım adamı sorumlu tutacak kadar kör olmuştum. Kafasını eğip iki parmağıyla gözlerini ovuştururken gülümsemesi kayboldu. Bana baktığında gözlerine bir duvar örmüştü. Ciddileşen ifadesinin altında naif bir sinir yatıyordu. Duygularını anlamıyordum artık.

''Baban,''Derin bir nefes aldı. ''Ailen bunu sana zorla mı yaptırıyor? Rızan yok değil mi?'' Sinirden kemirdiğim dudaklarımı serbest bıraktım. 

''Tabii ki rızam yok.'' Uykusuzluk da dahil olmak üzere hiç bir ihtiyacımın giderilmemiş olan bedenim artık titriyordu. Sesimi yükselttim. ''Çıldırtma beni. Ailemi araman mı gerekiyordu? Nasıl bir kafa yapısı ki bu benimle uğraşıyorsun? Ne gerek vardı?'' Gözlerinde ördüğü duvarlar daha da sertleşti. 

''Senden intikam almak isteğim için babanı aramadım. O gün seni defalarca aradım. Öyle bir ifadeyle gittin ki her yanın titriyor, gözlerin doluyordu. Telefonlarımı açmayınca bir yerde başına bir şey gelmiş olmasından korktum. Tüm hafta sonum seni düşünmekle geçti. Seni deli gibi merak ettim!'' Sonlara doğru sesi yükselmişti, bana doğru adımlar atarak dibimde durdu. Bedenlerimiz arasında sadece bir kaç santim vardı. Kıvrık kirpiklerinin gizlediği elalarında sinir ve ateş vardı. Bu ne ateşiydi bende bilmiyordum. O gözlerimin içine bakarken gözyaşlarım durmuş, kaşlarım kalkmıştı. Almaya çalıştığım hava nefes boruma tıkanıyordu, kalbim kan dışında tüm duyguları hızlı bir şekilde pompalamaya başladı. Havada elle tutulur diyebileceğim bir sessizlik cardı. Dilim tutulmuştu. Elini kaldırıp çenemi tutup kendine yaklaştırdı. Dokunduğu yer uyuşurken ellerimi ne yapacağımı şaşırmış yumruk yapmıştım. Kapalı dudaklarını aralayıp fısıldadı. ''Ama sen bunu intikam için yaptığımı düşünecek kadar körsün.''

Başını iyice yaklaştırmaya başlamasıyla göz kapaklarım titredi. Beni öpecek miydi? Rengi koyulaşmış gözlerini yavaşça kapattı. Kalbim yerinden fırlayacaktı. Çok fena sıcak basmıştı. Yumruklarımı sıkmaktan ellerim uyuşmuştu. Nefes almak istiyor ama bir türlü içime çekemiyordum. Onun nefeslerini çoktan hızlanmıştı. Dudaklarımız arasında milimler kala diğer elini kaldırıp enseme koydu. Daha bir haftadır tanıdığım adamı mı öpecektim? İlk öpücüğümü almasına izin mi verecektim? Beynim itmemi haykırıyor, bu özel anı mahvetmemi istemiyordu. Kalbimse onun doğru olduğunu söyleyerek kendimi bırakmamı istiyor, dudaklarımı istekle kavuruyordu. Dudaklarını aralayıp verdiği nefes dudaklarımı yakıp geçmişti. Dudaklarımızı birleştir...

DERİN, VOLKANWhere stories live. Discover now