"Aldığım ve verdiğim her nefes senin için."

2.5K 79 25
                                    


Selammmmmm

Buyrunuz size yeni bölümmmm. Ama ben yazarken ağladım. Çünkü ben burada kadınların yașadıklarının yüzde birini bile tam olarak anlatamazken onlar yaşıyorlar.

Kurtulan ve tekrar nefes alabilen kadınlara adanmış bir bölümdür.

Bunun dışında yehuuuuuuu! 21K olmușuz ya! Nasıl mutluyum anlatamam 💓 Beğenmeyen ne olsun? Hagsgsh

İyi okumalar...

Aklım daha fazlasını alacak gibi değildi. Hangi insan onu tanımayan birinin kendisini aldattığını düşünürdü ki? Hangi insan dünyanın belki en güzel duygusunu, en karanlık en korkunç duygulara dönüştürürdü ki? Bu güzel duygu beslendiği insana zarar vermemeliydi. Bu duyguya sahip insanın egosuyla bir bağlantısı olmamalıydı.

Korkum perçinlenirken "Lan ruh hastası! Şu zincirlerden bir kurtulayım! Şu dünyaya geldiğine pişman olacaksın!" diye kükreyen adama baktım. Benim tanıdığım ela gözlerinde bana tutkuyla bakan adamın yüzü şimdi kıpkırmızıydı. Kaşları alabildiğine çatılı, bütün nefreti gözlerindeydi. Zincirleri çekiștirerek ayağa kalktı. Gökhan'ın dikkati ona dönmüşken elimdeki sivri tahtayı hemen cebime sokușturdum.

Gökhan, Volkan'a yaklaştı ve sırtı bana dönük olsa da gözlerindeki kısılmayı yan profilden görebilmiștim. "Zincirlerden kurtulduğunda bedenin cansız olacak, Volkan. Benim kızımı çalmanın bedelini ödeyeceksin. En çok Derin suçlu. Ama," diyerek eli Efrail'e ve Volkan arasında gidip geldi. "siz de suçlusunuz. Onu nasıl mutlu ettiyseniz ikinizden de vazgeçmedi."

"Manyak! Beni kimse senden çalmadı. Ben senin filan değilim! Sana asla aşık olmadım! Seni hiç sevmedim! Bu yüzden kimse suçlu değil! Bir tek sen! Sadece sen suçlusun, kendi kendine hayal görüyor ve bunlara inanıyorsun! " diye haykırdım dayanamayarak. Volkan ifadesi değiştiğinde Gökhan'ın gözleri kısılmış bir biçimde bana baktı ve ben yaptığım hatayı anladım. Adımları benim üzerime doğru gelmeye başladığında dizlerimin üzerinde titriyordum. Karşımda durduğunda
Yüzüme inen darbeyle yere acıyla savruldum.

"Ah!"

"Ulan pezevenk! Seni öldüreceğim! Dokunma ona!" diye bağıran Volkan'ı ve onun sesine karışan diğer cümlelerin sahibi Efrail'e dinleme yetimi bir kaç saniye içinde yitirdim çünkü önce başıma sonra karnıma ardı ardına tekme atmaya başlamıştı.

Canım öyle çok yanıyordu ki bir tekme daha attığında acıyla inledim. Sayamadığım kadar darbe bedenime çarparken başımı korumak için ellerimi başımın üzerine kapattım. O vurdukça inliyordum. Her vurușunda parmaklarımdaki onun karanlığı yaralardan giremesin diye dayanmak için kendime en güzel sebebi sunuyordum.

Benim her inleyișimde benim için bağıran adamın ela gözleri.

Karnıma yediğim okkalı bir tekmenin daha sonunda vurmayı kesti. Ben acı içinde sızlanıyorken Volkan hala bağırıyordu, küfürler ediyordu. Onun baş ucuma eğildiğini duydum.

"Bu beni kendine nasıl aşık ettiğini inkar ettiğin içindi. Her darbeyi senin bana attığın kazıklar yüzünden hissettiğim acı olarak değerlendirebilirsin. Sen kendine geldiğinde mahkememi yapacağım ve bu işi bugün akşam olmadan bitireceğiz." dediğinde yanımdan kalktığını duydum.

Ellerim başımı artık tutamazken yüzümün hizasına düştüler. Bedenimde öyle bir acı vardı ki sanki üzerime tonlarca yükü koymuşlar da altında ezilmemi bekliyorlarmış gibiydi. Gözlerimi yavaşça araladığımda gözlerimdeki buğulu görüşten ağladığımı anladım. Bir kaç kere gözümü zorlukla açıp kapatırken gözümün onun netleșen görüntü sadece bir kaç saniyelikti.

DERİN, VOLKANWhere stories live. Discover now