"Hep Sen."

1.1K 37 30
                                    


Hellöö!

Uzunnn bir aradan sonra aşırı pozitif bir bölümle karşınızdayım. Yeni iş yurtdışı git gel derken yazamadım hiç bir şey. Anca geldim. Neyse uzatmayayım, iyi okumalar.

Not: Bölüm içinde Serdar Ortaç - Sor şarkısını dinleyiniz.

Ayrıca her paragrafta çığlıklar yorumlar görmek istiyorum sıpaydiler, please.

Kaderimin çizgisine her meydan okuduğumda daha çok ağlıyordum. Her iyileşmeye çabaladigimda yere çakılıyordum. En dibi gördüm derken daha karanlık bir derin olduğunu keşfediyordum. Doğumum, hayatım, sınavlarla, baş kaldırmalarla doluydu. Gerçekten güldüm dediğim anları sadece onunla yaşamıştım.

Volkan... Adına öldüğüm, adında gittiğim, gözlerinde yeniden canlandığım adam... Belki toplumsal gerçeklere tamamen karşıydık. Umrumda değildi. Biz birlikte nefes almıştık. Tek nefestik. Benim nefesim kesilse onun da kesilirdi. İnanmak değil... Biliyordum. Beni sevdiğini biliyordum.

Eksik kaldığım her parçamı tamamlıyordu.

Evet, yaptığım hatada sözlerinin payı vardı. Ama o da bir insandı. Ben ne yaşadıysam hepsini görmüştü. Hepsini birlikte yaşamıştı. Hata insana mahsus değil miydi? Ettiği lafların beni öyle etkileyeceğini bilemezdi.

Ve müthiş bir vicdan azabı çekiyordu.

Şimdi, uykusunda sayıklamalarından çıkardığım sonuç buydu. Pastanede hiç bir şey konuşmamıştık. Sonra da çıkıp eve gelmiştik. Ailelere haber vermeyi eksik etmemiştik çünkü benim için hala çok endişeleniyorlardı. Haklı olarak... Doktorum hastaneye dönmeme gerek olmadığı ama kötü hissedersem derhal acile gitmem gerektiğini belirtmişti. Evde Volkan hala kan kokan tişörtten kurtulup duş almıştı. Ben de salonda oturmuştum. Babamın lafları beynimde dönüp durmuştu. Ağlayayım istemiştim, ama becerememiştim. Volkan duştan çıkmadan odaya gidip yatağa girmiştim. Kan kaybının ve hem mental hem fiziki yorgunluğun etkisiyle uyumuştum.

Volkan da muhtemelen duştan çıkınca yanıma yatıp uyumuştu. Huzursuz uykum bölündüğünde gözümü karanlığa açmıştım. Volkan'ın telefonundan saate baktığımda gece ikiyi geçtiğini görmüştüm. Sonra da mırıltıları...

Soğuk soğuk döktüğü terin yanında huzursuzca kıpırdanıyordu. Sessizce ona yaklaştım ve ne dediğini anlamaya çalıştım. Çok sessizce mırıldanıyordu.

"Özür dilerim..." dedi önce. Titrek bir nefes alıp başını benden yana çevirdi ve bahçeden vuran ışıkla görebildiğim kadarıyla elini yumruk yaptı. "Lütfen gitme, lütfen. Bilemedim. Yemin ederim. Seni incitmek istemedim. Ama incitiyorum. Çok acıtıyorum." Kısık sesiyle çok titrekti.

Ona bu kabus dolu uykuyu yaşatanın ben olduğumu idrak etmek bir kaç saniyemi aldı. Zordu. Sevdiğim adama zarar veren kişi olmak çok zordu. Gözünün kenarında damlayan yaşı gördüğümde nefes almakta zorlanmaya başladım. Yataktan kalkarak hızlıca ama sessizce odadan çıktım ve alt kata inerek kendimi bahçeye geceye attım. Gözlerimi gökyüzüne çevirdim ve gecenin soğuk havasını içime çektim.

Kendime bir söz verdim. Artık önce kendimi sonra da sevdiğim adamı üzmeyecektim.

Babamın ölen sevgisi için yas tutmaya kendime izin verecektim. Ama daha fazla acının içinde kaybolmak yoktu. Derin bir nefes çekip Volkan'ı kabustan uyandırmak için hızla odaya çıktım. Komodinin üzerindeki ışığı yaktım, cılız bir ışık odaya yayıldığında Volkan'ın çatık kaşlarını gördüm. Yanına doğru uzanarak elimi yanağına koydum.

DERİN, VOLKANWhere stories live. Discover now