"Bencilliğe yer vermeyen bir his... "

4K 121 34
                                    

Hey, guys!

Bölüm içerisindeki mayonun bir temsili medyadadır. Çok hoşuma gitti yav! hahah

Gidin okuyun! Bu bölüm, böyle karakterleri daha derin tanıdığımız bir bölüm olacak! (Yorum, vote eksik de etmeyin. Önceki bölümlere bakarsanız mutlaka geri cevap görürsünüz. Ki spoiler bile veriyorum!) By by... 😗

Duvardaki saatten gelen saniye sesleri, tik tok...

Kaşları kalkmıș biçimde yere bakan düşünceli adam...

Beynimin içinde ardı ardına dönen cümleler...

Geri dönersek ev için birikim yapamazdım.

Ama dönmezsek aynı odada nasıl olacaktı?

Dakikalar birbirini kovalarken resepsiyonist kız, sabırsız bir sesle konuştu. "Beyefendi, odayı istiyor musunuz?" Volkan, bana kararsız bir bakış fırlatarak kıza döndü.

"Emin değilim."

Olduğum yerde bir kaç saniye kendime güç verdim. Daha önce birlikte uyumuștuk. En fazla ne olurdu ki? İçimden geçen ufacık bir cesaret yumağına tutunarak kıza döndüm.

"İstiyoruz. Siz rezerve edin. Bir saate kadar anahtarı almaya geliriz." dediğimde kız bıkkınlıkla nihayet dercesine iç çekti.

Volkan'ın yüzüme dönmüş olan ifadesini görebiliyordum. Ancak utançtan ona bakamıyordum.

Kız birkaç ișlem yaparak isimlerimizi aldı. Sonrasında beklerken gezebileceğimiz bir kaç yerden, ufak dükkanlardan ve kullanabileceğimiz spor alanlarından, yüzme havuzlarından ve restoranlarından bahsetti. Teşekkür ettikten sonra cesaret yumağı elimde tuzla buza dönüşürken ben hızlı adımlarla sırt çantamın askılarına ellerimi sararak dışarı yöneldim.

Resepsiyonist kızın bahsettiği göle doğru yürümeye başladım. Volkan'ın arkamda olduğunu biliyordum. Ancak sesini çıkarmadan bir kaç adım geriden geliyordu. Asfalt yoldan ilerlerken kızın söylediği sol taraftaki patika yolu görünce oraya döndüm. Ağaçlar oldukça sıktı. Ama patika yolu düzlemișlerdi.

İçimdeki utancı gömmeye çalışarak temiz havayı içime çektim. Ellerimi giydiğim koyu yeşil montumun ceplerine soktum. Gölü gördüğüm zaman adımlarımı yavașlattım. Volkan arkamdan bana yetişerek yanım geldi. Gölün suyu toprağa doğru vuruyordu. Çok büyük sayılmazdı. Küçük bir göldü. Bir kaç kuşun ve karganın sesi geliyordu. Doğallığını bozmadan çevresindeki toprak yolları düzelmişlerdi. Sanırım otelin teması buydu. Doğallığı hiç bir şeyde bozmamıș gibilerdi.

Suyun kenarına yaklaştığımızda karşıdaki ağaçlara inceleyerek derin nefesler almaya devam ettim. Henüz erken bir saat olduğu için etrafta hiç kimse yoktu.

Göz ucuyla Volkan'a baktığımda ellerini koyu siyah kașe montunun cebine soktu benim gibi. Bakışları sudaydı. Hafif dalgaları seyrediyordu.

"Derin," dedi yavaşça bakışlarını bana çevirirken. "Emin misin? Yani birlikte kalmak konusunda. Farkındasın, değil mi? Birlikte uyuyacağız."

Yanaklarıma yerleşen bir basınç hissettim. Yavaşça başımı sallayarak gözlerimi suya indirdim. "Eminim," Değilim, hem de hiç. Ama bu işi de çok istiyorum. Abimle güzel bir evimiz olsun istiyorum. "üstelik başka bir seçenek var mı?"

"Geri dönelim?" Ses tonunda soru baskındı.

"Olmaz ki," dedim suya bakmaya devam ederek. "O kadar geldik. Şimdi oda yok diye dönecek miyiz?" Kendimi cesaretlendirmeye ve söyleyeceklerime inandırmaya çalışarak gözlerine baktım. "Hem bence koskaca yataktır. Bir uca sen, bir uca ben. Bir şey olmaz ki."

DERİN, VOLKANWhere stories live. Discover now