"Çünkü seni istiyorum."

3.6K 90 73
                                    

Uyyy yazdum oni sonunda!

Ne gelmez ilahammıș arkadaș!kendimi yırttım. İnşallah güzel olmuşturrrr. Yazın yorum atın bol bol.

Yiaaaaaaaa bildiğiniz 108 k olmuşuz ya! Çok teşekkür ederim! Çok mutlu oluyorum siz her yorum attığınızda her oy verdiğinizde! Çokça da gülüyorum. Teşekkür ederim.

Yazım hatası varsa affola hemen okuyun diye kontrol etmeden attım.

Seviliyorsunuz!

İyi okumalarrr!

Bıkmıştım.

Gerçekten artık sadece bıkmıştım.

Hayatım yoluna girecek gibi olduğu her zaman mutlaka bir bela beni buluyordu.

Ama ilk kez o bela vurulduğum zaman sevdiğim adama bulaşmıştı ve şimdi bir kez daha bulașıyordu.

Nasıl bir kaderdi benimki? İsyan etmiyordum. Sadece anlamak istiyordum. Ben bunları yaşayarak mı büyüyecek, üniversiteye gidecektim? Normal bir yaşantım yoktu, bunu kabullenmiștim ama en azından bir yerde bitmeliydi bu. Bu belaların bir sonu olmalıydı.

Fakat, belli ki yoktu.

Kader, elimden tutuyor gibi gözüktüğü her anın arkasından bana okkalı bir tokat savuruyordu.

Bu tokatların acısı, artık Volkan'ın hayatına da bulaşıyordu ve ben, kasti olarak sebep olmadığım bir sürü olayın azabına onu da sürüklüyordum.

Telefonun ekranını kilitleyip masanın üzerine koydum. Gözlerimi yere diktiğimde içim bomboştu. "Bununla ilgili sana bir şey diyen oldu mu? Ya da bir şey yapan? İșinle ilgili bir sıkıntı oldu mu?" Sesimde utanç ve vicdan azabı vardı.

Gözleri yüzüme endişeyle bakarken "Dershaneden bir kaç hoca arayıp sordu ama o kadar. Okuldaki kimse anlamadı haberde geçen ismin ben olduğumu. Yani beni etkilemedi." dedi rahatlatmaya çalışan bir sesle. Başını gözlerimin açısına getirerek "Ama senin için sorun olacak. Dershane arkad-" Onun için sorun yaratan bir şey olmadıysa ben önemli değildim.

"Olmuş mudur ya?" diye birden sözünü kestim. Gözlerim fırına kayarken ellerimi ellerinden çekip yerimden kalktım ve kokusu gelmeye başlayan yemeğe doğru hızla adımladım. "Bence olmuş bu." diye fırını kapattığımda elime bir bez alıp tepsiyi fırından çıkardım ve tezgahın üzerine koydum.

Elim bıçak almak için çekmeceye gittiğinde elimi üstündeki eliyle duraksadım. Gözlerimi tezgaha dikmişken dudaklarını saçlarımın arasında hissettim. "Yapma, yapma bunu." Fısıltısında beni iyileștirmeye çabalayan o adam vardı.

Öfke gözlerimde yaș damlalarına dönüştü. "Neyi yapmayayım?"

"Konuş benimle," Kolları kollarımın üstünden üstüne sarılıp kollarımızı karnımın üzerinde birleștirirken devam etti. "Yine içine atma. Çıkar içine biriken zehri."

"Neyi konuşayım? Sen söyle. Hayatım mahvolurken artık senin hayatını da beraberinde sürüklediğimi, mahvedișimi mi konuşayım?" Çenesini omzumun üzerine yasladı. Başımı çevirip oldukça yakın olan yüzüne baktım.

Gözlerime bakarken "Böyle düşünmen benim için çok üzücü." dedi. Kaşlarım havaya kalktı. "Sana anlatamadığımı düşünüyorum. Sen benim hayatıma bir şey yapmıyorsun. Ki yapıyor olsaydın bile senin sebep olabileceğin herhangi bir şeyin kötü olduğuna inanmıyorum."

DERİN, VOLKANWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu