"Kaçma."

4.8K 123 29
                                    

Bekliyordum.

Kalbimin çizikler içinde kalmış yerlerinden gelen kanlar, her yanıma bulanmıștı.

Neden? Neden? Neden?

Aynı soru kelimesi, pençelerini geçiriyordu. Dakikalarca onlara baktım. Volkan'ı yüzü gözükmüyordu, sırtını görüyordum ancak Tuğba hocanın suratı dakikalardır gülümsüyordu.

Artık dayanamadığım işkence dolu saniyeler, sabrımı tüketmeye başlamıştı. Parmaklarım telefonuma gitti. Volkan'ı arayıp kulağıma dayadım ve tekrar onlara baktım. Volkanın eli telefonuna gitti ve cebinden çıkardı. Telefonun ekranına șöyle bir bakan Tuğba hocanın yüzü düştü. Volkan aramamı cevaplayıp kulağına götürdü.

"Güzelim," dedi düz bir sesle. Titrek nefeslerimin dışarı sesime bulașmamasını diledim.

"Volkan, neredesin?" Dudaklarımdan hızla çıkan kelimeler yalvaran gözlerle, kalbimi yakan adama bakıyordu.

Lütfen, bana ve kalbime yalanla karşılık verme.

Bir süre sessiz kaldı. Aldığı nefesle kalkan omuzları gözümün önündeydi.

"Dershanedeyim." dedi sıkıntılı bir sesle.

Kalbime girmeye başlayan kramplar ruhumu alașağı etmişti. Her yanımın titremesi artıyordu. Telefonu düşürmemek için biraz daha sıktım. "Tamam. " dedim Sesimdeki öfkeyi gizleyememiștim. Biraz hareketlendi.

"Ne oldu?" dedi.

"Hiç, ilk ders boş geçiyor da," diyebildim bu kez daha sakin bir sesle. "Seni merak ettim."

"Sen, beni mi özledin?" Bu cümleden sonra Tuğba hocanın suratı değişti. Daha da düşen yüzü bana kıymık gibi batıyordu. Yine titremek için çırpınan ses tellerime söz geçirerek konuştum.

"Galiba," diye mırıldandım. Volkan sandalyede yan dönerek oturduğunda olduğum yere daha da sindim. Beni görme ihtimali vardı. Ela bakışlarını yere düşürdü.

"Peki... Șu an senin test çözüyor olman gerekmiyor mu?" dedi kendi kendine hafifçe gülümseyerek.

"Evet, ama ben," diye konuşacakken lafımı kesti.

"O zaman, hemen sevgilinle konuşmayı bırak ve dersine çalış." dedi öğretmen sesiyle. İfadesi de ciddileșmiști. Bu, onun otoriter sesiydi. Ona aşık olmasaydım eğer bu ses bana karizmatik değil de korkutucu geliyor olurdu muhtemelen. Fakat o an, karizmatik değil de kırıcı geliyordu. O kadınla yalnız kalmak için beni kibarca başından mi savıyordu?

"Tamam." dedim elimde olmadan sert bir sesle ve suratına kapattım. Camdan baktığımda yüzünde çarpık şaşkın bir ifade oluşmuştu. Kaşları çatıldığında içimde onun her halinden etkilenen salak kıza saydırarak olduğum yerden uzaklaştım ve kafenin yanındaki sokağa girdim. Onları daha fazla birlikte görmeye dayanamazdım. Bana neden yalan söylemişti? Ve söylemeye devam ediyordu?

Telefonum çalmaya başladığında ekrana baktım. 'Maganda' yazısıyla titreşim artıyordu. Konuşacak gücü kendimde bulabilseydim açardım. Ancak reddettim. Yürüyüşüm hızlıydı. Sanki her şeyi ardımda bırakmak ister gibi hızlı adımlara sahiptim. Ona olan aşkım ağlıyordu, umutlarımsa açıklaması olduğuna diretiyordu. Sonuçta onları uygunsuz bir posizyonda falan yakalamamıștım.

Telefon tekrar çaldı ve tekrar reddettim. Derste olduğumu saçmalayan bir mesaj attım. Aramasını istemiyordum. Gözyaşlarım, dudaklarımın arasından sızıp tuzlu bir tat bıraktığında ağladığımı yeni anlıyordum. Onun kalbine doğru ilk kez serbest bıraktığım kuşlar hapsolmuştu. Oysaki artık özgür olduklarını sanıyorlardı. Ama yine kanatları kırılmıştı.

DERİN, VOLKANWhere stories live. Discover now