''Sen beni ne zaman gerçekten seveceksin?''

6.1K 160 27
                                    

''Lütfen artık vazgeçirmeye çalışma görüyorsun, işe yaramayacak.'' Dedim boynumdaki yaprak kolyeyle oynamayı bırakıp kalemimi çantama atarak. Morali yerin dibinde gezen bir panda gibi somurttum. Esmer çabalarının işe yaramayacağına inatla sıradan kalkıp hırsla kitabını çantasına koydu.

''Kızım, sen salaksın. Nereye gideceksin? Bak bininci kez söylüyorum. Başına bir her türlü bela gelir dışarıda. Bize gel de diyemiyorum zaten. Sakın bana 'verdiğim zararlar' diye başlama. Bu kararını Volkan'a söyleyeyim de gör gününü sen!'' İnce sesiyle tehditini savurup sınıfın çıkışına doğru yürümeye başladı. Eğer söylerse Volkan'la daha kötü olurduk. Durumumuz o an hiç iç açıcı değildi. Çantamı alıp koşarak peşinden gittim. Koridora çıktığından yanında yürümeye başladım.

''Esmer, tamam söz veriyorum. Tekrar düşüneceğim. Lütfen söyleme. Aramız bir haftadır berbat zaten.'' Tekrar düşünecektim. Esmer birkaç noktada haklıydı belki başka bir çıkar yol bulabilirdim. Tek kaşını kaldırarak bana baktı. Merdivenlerden inmeye başladık.

''O kadar mı kötü?'' Gözlerimi devirerek bıkkınlıkla başımı salladım. Kavga ettiğimiz geceden sonra evin içinde resmen saklambaçla geçen bir hafta olmuştu. Neredeyse hiç konuşmamıştık. Benimle konuşmamıştı, bir kaç çabamı da görmezden gelmişti. O geceden sonra odada baş ucumda evin yedek anahtarını buldum. Yemekleri bile birlikte yememiştik. Ben uyurken lafları eden o değilmiş gibiydi. Ben de bir süre sonra pes etmiştim. Sürekli odaya kapanıp ders çalışmıştım. Geri kaldığım yerleri tamamlamıştım. Sabah erkenden çıkıyor ve her gece geç geliyordu. Sadece geç geleceğini bildiren kısa mesajlar atmıştı. Her gün dersim olan dershanede de öğretmen öğrencilik oynayıp duruyorduk. Genellikle onun derslerinde defterime bakıyor, dinlemiyor gibi yapıyordum. Ama fark ettirmeden onu seyredip kendimce özlemimi gideriyordum. Kavga edip ayrılma sürecine giren evli çiftler gibiydik. Sadece iki gün önce gün alçım çıktığında hastaneye birlikte gitmiştik. Yine sessizlik ortamı ele geçirmişti ve eve dönünce odalara kapanmıştık. Canım bu duruma iyice sıkılmaya başlamıştı. Furkan tüm hafta beni güldürmeye uğraşmıştı. Olanlardan haberi yoktu. Normal hayatımın devam ettiğini sanıyordu. Sadece Volkan'la ilişkimizi söylemiştim. Abimin de geri dönmem için arayıp durması kafamın içinde dönüp duran kaynar kazanı daha da sıcaklaştırıyordu. Abimi çok özlemiştim! Evimi!

''Bizi boş ver artık senin hiç derdin yok sanki.'' Konuyu üzerimden atmak istedim ki iyice boğulmaya başlamıştım. Esmer'in yüzü iyice düştü.

''Gökhan'dan hala haber yok. Deli olacağım, Derin. Nerede?'' Oflayarak saçlarını geriye attı. ''Annesine de ulaşamıyorum.'' Bahçeye çıktık. Sessiz kaldım. Yine. Ona anlatamazdım ki. Bir korkak gibi kaçıp duruyordum.

Yalan yok.

İç sesim uzun süredir beynini kullanıp doğru bir cümleyi ortaya attı.

''Şu bankalara oturalım mı?'' Başını salladığın banklara ilerledik. Oturduğumuzda bunu söylemeye hazır değildim. Ama en yakın arkadaşımın bu şekilde de üzülmesine izin veremezdim.

''Hayır en azından iyi olduğunu bilsem...'' İç çekerek ona döndüm.

''Esmer bana saldıran adam vardı ya,'' İlgisi birden dağıldı. Merakla bana döndü.

''Ne olmuş ona?'' Volkan bile anlatabilmiştim. Söylemek bu kadar zor olmamalıydı. Gözlerimi kapatıp bir çırpıda dilimin ucundakileri söyledim.

''O Gökhan'dı. Bana takıntılıymış. Volkanlardaki yemekten döndüğüm gece beni kaçırdı. Abim benden uzaklaştırınca da sana yakınlaşıp bilgi almaya çalıştı herhalde. Sana söyleyemedim. Çok üzgünüm. Benim için oldukça ağır bir durumdu. '' Hızlı hızlı konuştuklarımı anlamış olup olmadığından emin değildim. Tek gözümü açıp baktım. Bön bön bana bakıyordu. Gülmeye başlayınca kaşlarım kalktı.

DERİN, VOLKANOnde as histórias ganham vida. Descobre agora