"Benim yatağımda uyuyacaksın."

4.9K 139 43
                                    

Bir insana güvenmek...

Normal bir insan için zordur. Hele ki ailesi tarafından psikolojik veya fiziksel şiddete maruz kalan bir insan için... Ailesi tarafından sevilmeyen bir insan için... Gerçi burada da, kişinin karakterine bağlı olarak durum değişir. Mesela sevilmeye aç bir insansa asla güçlü kalamaz. Karşısına ilk çıkan insana güvenir. O insan onu nereye götürecek, iyi biri mi yoksa kötü biri mi... Bunlara bakmak yerine kalbine doldurulan sevgiye bakar. Kendini koruma içgüdüsü eğer o insan kötüyse ortaya çıkar. Bu nedenle karşısındaki insanın iyi veya kötü bir insan olmasıysa tamamen şansa kalmıştır. İyi biriyse çok sanșlısınız demektir - ki bu genelde çok düşük bir ihtimaldir, çünkü dışarısı zor durumdan faydalanmaya çalışanlarla doludur. Ya da nasıl derler, daha önce yaptığı bir iyiliğin karşılığıdır.

Mesela ben... Volkan'ı ilk tanıdığımda sorgusuz sualsiz ona güvenmeyi seçmiştim. Bu, babası tarafından zorla nișanlandırılan bir kızın yapacağı mantıklı bir hareket değildi, aslında. Belki kötü bir insan olabilirdi. Ama bunu, o zamanlarda pek düşemiyordum. Tek derdim, istemediğim bir adamla evlendirilmemekti ve okumaktı.

Birinin gözlerine baktığınız ilk zamanlarda her zaman onu doğru okuyamayabilirsiniz. Volkan'ın kötü biri olmadığını hissetmiștim. Ya çok şanslıydım ya da daha önce birine gerçekten büyük bir iyilik yapmıştım. Pek emin değildim.

Ama onu karşıma çıkardığı için Allah'a ne kadar şükretsem azdı.

Benim için ağlayan bir adamın kollarındaydım. Bundan daha büyük bir şans, benim gibi biri için, yoktu.

Benim gibi biri!

Benim gibi biri!

Benim gibi yüzlerce belki de binlerce kız vardı. Belki de çocuklar! Acı çekiyorlardı.

Gökhan gibi manyaklar yüzünden hepimiz acı çekiyorduk. Tecavüze uğruyorduk. Dayak yiyor, karşı çıktığımızda daha çok dayak yiyorduk. Daha da kötüsü öldürülüyorduk.

Sırf babamız olduğu için üzerimizde her türlü hakkı iddia edebiliceğini sanan babam gibi babalar belki de daha korkunç babalar yüzünden sevgisiz bırakılıyorduk. Dinlenmiyorduk, sesimizi duyuramıyorduk. Aptal toplum baskıları ya da bunun gibi şeyler yüzünden ufacık yașlarımızda evlendirilip YİNE tecavüze uğruyorduk.

AİLESİZ kalıyorduk. Ve bunların bütün yara izlerini hem vücudumuzda hem ruhumuzda bir ömür tașımaya mahkum ediliyorduk.

Bir anda geri çekildim. Volkan'ın kolları hala sırtımda sarılıyken onun ela gözlerine baktım. Kalbim, yeni bir umudun kapısını tıklarken bu kez bu umut hem kendim hem o umudu taşımak istediğim kişiler içindi. Elimi Volkan'ın koluna koydum. Volkan bir anda hareket ettiğim için bana șaşkınlıkla bakarken konuşmak için dudaklarını araladı. Ama ondan önce konuştum.

"Sosyal Hizmet uzmanı olmak istiyorum. Ben, benim gibi çocuklara yardım etmek istiyorum. Onları o acıların içinden çekip almak istiyorum. Volkan, hiç biri bu acıları haketmiyor. Onları yapılan kötülüklerin karanlık gölgelerini bir ömür üzerlerinde taşımayı hiç biri haketmiyor. Belki onlara en azından bir kaçına yardım edebilirim. Ne dersin?" dedim hafif bir heyecanla.

Volkan bir süre yüzüme baktı. Sonra gözlerinde bir ışık yanarken o da gülümsedi. Ellerini yanaklarıma koydu. "Daha güzel bir meslek seçemezdin. Seninle gurur duyuyorum, güzelim." Ben de gülümsedim.

"Sana yakışacak bir meslek olacak, Derin. Buna eminim." Varlığını bir an için unuttuğum Efrail Bey'e Volkan'la aynı anda baktık. Volkan'ın elimin altındaki kol kası gerildi. Efrail Bey'in yüzünde buruk bir gülümseme yer edinmişti.

DERİN, VOLKANWhere stories live. Discover now