''En dibimdesin!''

7.1K 175 48
                                    



''Seni.''

Gözlerim kocaman açıldı. Nefesimi içime çekip tıkattım. Beynime oksijen gitmiyordu büyük ihtimalle. Yanlış duymuştum. Sanırım. Bu kadar yakın duruşu kafa yapmıştı bende.

Aptal kafam, söylediğini beni evde istemediğine yormuştu ama onun söylediği tamamen farklıydı. Benden etkileniyordu yani, öyle mi? Zorlanan bir yanım bunu kabullenmedi. Utancım yanaklarımda kendini gösterdi. Ona hissettiğim hisler duyduklarıyla sevinç çığlıkları atarak kalbimin üstünde tepinmeye başladılar. Tehlike çanları çalmak üzereydi. Sevinçli hisler tehlike çanlarını erittiler. Utanç, reflekslerimi buz kestirdi.

Art arda kırpıştırdığım göz kapaklarım ağırlaşmaya başladı. Volkan'ın başparmağı yanağımı buldu. Ela gözlerindeki okları gözlerini kapatıp atmayı kesti. Hafifçe gülümsemesine hala afallamış ifademle bakıyordum. Yavaşça geri çekildiğinde gözlerini açtı. Ensemdeki elini de yanağıma koydu.

''Ve daha önce de söylediğim gibi bunu senden asla istemem.'' Dudaklarımı birbirine bastırarak başımı sallayabildim. Konuşamadım, sevinçten mi yoksa utançtan mı emin değildim. Ellerini çekip başını eğdi. Gülüş sesini duydum. Hava kararmaya başlamıştı. Akşam güneşinde daha da yeşil duran gözlerini benden sakladı. Kırmak istemiyordu.

Bakışlarımı kaçırıp eve adımlamaya başladım. Valizleri alıp peşimden geldi. Kapıyı açıp içeri girerken yüzümü yerden kaldıramıyordum. Allahım! Kapıyı kapatıp bana baktı. Montumu çıkarıp portmantoya astım.

''Derin,'' Sesinden gülmemeye çalıştığı anlaşılıyordu. Baya baya eğleniyordu benle, gıcık. Utanmam hoşuna gitmişti. Ayrıca yanlış anlamam da beni ayrı salak olduğumu çok güzel ortaya sermişti. ''Bana bakar mısın?'' Kirpiklerimin arasından başımı kaldırmadan baktım. Baş parmağını alt dudağında gezdirerek gülmeye başladı.

''Gülmesen diyorum.'' Mırıltılı sesimle daha da kahkaha atmaya başladı.

''Gerçekten seni evde istemediğimi mi düşündün? İnanamıyorum. Çok sa...'' Kaşlarımı çatıp başımı hırsla kaldırdım.

''Biliyorum tamam, salağım işte. Gülme artık!'' Sesimi yükseltmiştim, dudakları düzleşti. Gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı.

''Güzelim, dinlesen bir,'' Gözlerini açıp kaşını kaldırdı. Anlamadığımı söylemek için böyle bakacaksa olmazdı ama... Sakinleşmeye başladığımı hissettim. ''Safsın diyecektim.'' Gözlerimi kıstım.

''Sensin be saf!'' Dilini alt dudağında gezdirdi. Onu ciddi anlamda neşelendiriyordu bu hallerim. Bir yanım o böyle mutlu olacaksa hep böyle davranabileceğimi biliyordu. Neşesinin kaynağını olduğumu bilmek -her ne kadar yerin dibine girsem de- iyi hissettiriyordu. Diktiği saçlarının arasından elini geçirdi.

''Sen nasıl istersen, saf olan benim tamam.'' Birden dayanamayıp gülmeye başladım. Sinirlerim bozulmuştu. Başını olumsuz anlamda sallayarak o da güldü.

''Şunları odaya çıkaralım mı?'' Bavulları gösterdim. İkisine de alıp yukarı çıktık. Kaldığım odanın kapısını açıp geçmesini bekledim. Ve artık konuşmanın vaktiydi. Ailemin bana yaptıklarının nedenini anlatmalıydım.Elim kapının kolunda durdum.

''Volkan,'' Valizleri aynanın yanına bırakıp bana döndü. ''Konuşmalıyız. Kolumun neden kırıldığını sana anlatacağım.'' Başını salladı. Yatağa doğru yürüdü ve oturdu.

''Gel,'' Yanına ilerledim. Kalbim yaşadıklarımın ağırlığıyla ezilmeye başlamıştı. Dile getirmek çok zor olacaktı. Yine de Volkan'a anlatmalıydım. Ailemi neden terk ettiğimi tam olarak bilmeliydi. Yanına oturdum. Alçılı kolumu dizlerimi üstüne koyup diğer elimi de alçının üstüne koydum. Derin bir nefes aldığımda konuşmam için bekliyordu.

DERİN, VOLKANTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang