25. Bölüm: Yaşamak İçin Öl

1 1 0
                                    

Konu her zaman duygularla alakalıydı.

Küçüklükten beri onlarla anlaşamazdım. Anlaşmama da gerek yoktu, diğer insanlar duyguyu değil kontrolü seviyordu. Ailem bile. Ve... hiçbir sorun yoktu. Deniz den biraz da bu nedenle nefret ediyordum.

Onunla tanıştıktan sonra, duygularımı hissetmeye, dahası daha farklı biri olmaya başlamıştım. Daha açık biri. Bir anda torbanın ağzı açılmış gibiydi.

Kimseyi önemsemezdim fakat önemsemeye başlamıştım. Heyecandan nefret ederdim fakat heyecandan ellerimin uyuştuğu zamanlar olurdu. İçimde tuhaf bir coşku..? İnsanlara dokunmaktan nefret ederdim fakat en azından anneme de olsa daha çok dokunmak istemeye başlamıştım.

Açıkçası Denizi boşuna da suçluyor olabilirdim. Bunlar son zamanlarda olmuştu ve ben son zamanlarda çok fazla ölüm haberi alıyordum.

Sıra bana geliyordu derken önce Poyraz ölmüştü. Geriliyordum. Belki de sınırımı patlatan tüm bu yaşananlardı? Belki de artık görünmek istiyordum ya da gizli bir bağ, zaten öleceğimi fısıldarken, halatların kontrolü benden çıkmıştı.

Fakat geceleri öğürmeye başlamıştım. Panik ataklarım çoğalmıştı. Tüm bu duygulara alışamamıştım ve korkuyordum. Tekrar eski, huzurlu ve güvenli alanımı istiyordum. Belki de Deniz’in tek suçu, yanlış zamanda tanışmamızdı.

“Eylül hanım.” Sesin gelmesiyle avukata baktım. Kızıl gözlerini bana dikmiş kafasını sallıyordu. “Şuralara bir imza atmanız gerekiyor. Prosedür amaçlı. Sonra ödemeyi yapabiliriz.” Kafamı sallarken denilen yerle imza atmaya başladım. Ardından ödemeyi yaptım.

Beraber çıkışa yürürken avukat esnedi. “Ne gündü değil mi?” Yan gözlerle ona bakarken Alex de gerginliğini yeni atıyor. Daha yeni farkına varıyor gibiydi.

“Cidden torunlarıma anlatacağım. Keşke birde anı eşyam olsaydı!” Dedi el ayalarını gözlerine bastırırken. Gri saçları geriye dökülmüştü. 

Deli miydi bunlar ya? Kayan kapılardan dışarıya çıktığımızda soğuk havayı ciğerlerimize çektik. “Ama bir tek torunlarına, tamam mı?” diye araya girdim.

“Evet, evet biliyorum. Bu konu ben 60 yaşımdan sonra konuşulacak.” “Evet, o zaman büyüyeceğini umut ediyorum.” “Büyümek mi? Kendime mezar taşı beğeniyor olacağım.” Ay ışığı saçlarının gri kısımlarında parlıyordu.

Avukat güldü. “Gerçekten mi? Ben 102 yaşıma kadar yaşamayı düşünüyorum.” Ağzından buharlar çıkıyordu. Karanlık havada gözlerinin kızıllığı o kadar da belli değildi. “102 mi?” dedim soğuk bir mırıldanmayla.

Avukat güldü. “Beni evime bırakacaksınız diye umut ediyorum.” Kafamı salladım. Alex gülerek, “Kaptan nede olsa hep, eşyaları aldığımız yere geri koyalım, der.” Dedi. İkimizde suratlarımızı buruşturarak Alex’e baktık.

“Ne...” diye mırıldandı önüne dönerken. Avukata baktım. “Size kahve borcumuz olsun.” Asıl niyetim kardeşimle aralarındaki ilişkiyi sorgulamaktı. Önce kardeşimi sorgulamam daha doğru olurdu.

Ayrıca aralarındaki mesafe çok uzaktı. Fakat kardeşim her üç senede bir yeni birine aşık olurdu. Ve aşkın zorlu ve imkansız olması, onun için daha cazibeli ve çekiciydi. Bu nedenle Miri asla yanındakileri sevmezdi.

Ne kadar uzak, platonik ve destansı o kadar iyi. Küçükken çok fazla K-dram izlemesinden de kaynaklanıyor olabilirdi. Alex kafasını salladı. “Size minnetimizi göstermek için kahve ısmarlamak isterim. İkinize de. Bendensiniz!” Avukat güldü.

Ağzından daha çok buhar çıkıyordu. “Pekala. Yarın saat kaç gibi uygunsunuz?” Alex “İkimiz de akşam 6’da uygunuz.” Deyince Avukat Alex’e baktı. Benim adıma bir şey söylemesi onun tuhafına gitmişti anlaşılan.

Arabaya binerken ikimiz de tek kelime etmedik. Alex’i azarlayacaktım fakat avukatın önünde azarlamak istemiyordum. Ayrıca ne sandığı pek umurumda değildi. Avukat ve Alex arkaya otururken arabayı çalıştırdım ve yola koyuldum.

“Miri ile nereden tanışıyorsun?” dedim usulca. Avukat soluk vererek güldü. “Yarın için can atmaya başladım.” Dikiz aynasından ona baktım. Benim koyu gözlerimle onun kızıl gözleri buluştu.

“Evet, bende.” Koltuğun önüne doğru eğildiğinde para kokan parfümünün kokusu burnuma geldi. “O zaman bu güzel sohbetimizi yarına saklayalım.” “Keyfiniz bilir avukat bey.”

“Harwick.” 






Korkunun Güncesi:1  FİLOFOBİK Where stories live. Discover now