35. Bölüm: Ayrı Amaçlardaki Şıracı ve Bozacı

1 1 0
                                    

Kuş cıvıldamasıyla kafamı kaldırdım. Sabah mı olmuştu? Tuvaletin camında bir kuş ötüyordu. Etraf aydınlanmıştı. Tüm gece banyodan çıkmamıştım. Elizabeth gitmeden önce, yarım saate bir kapımı çalıp nasıl olduğumu sormuştu.

Ona kötü bir ishal geçirdiğimi ve çıkamadığımı söylemiştim. Akşama doğru Alex 14 kere aramıştı. Ona zor bir işim olduğunu ve ödevini, David ya da Meggy'e baktırmasını söylemiştim. Fakat o, o andan itibaren beni 142 kere daha aramıştı.


Bu çocuk ödev konusunda gerçekten çok hassastı anlaşılan. Boynum klozet üzerinde durmaktan tutulmuştu. Yutkundum. Fakat şimdi biraz daha sakindim. Penceremde bir kuş şakırdıyordu. Her şey yolundaydı.

Ayağa kalktım. Ardından elimi yüzümü yıkadım. Gözlerim kızarmıştı. Daha sakindim fakat şimdi ne yapmam gerektiğini bilmiyordum? Hala okulda mıydı? Belki de okula gitmemeliydim. Banyodan çıkıp aşağı indiğimde kaşlarımı çattım.


Elizabeth evine gitmemiş koltukta uyuya kalmıştı. Vişne rengindeki elbisesi kanepeye yayılmıştı. Ve yanında yine takım elbisesi içerisinde Alex uyuya kalmıştı. Bu sefer lacivert gül desenli, berbat bir takım elbise giyiyordu. Bu çocuk niye bu kadar sık takım elbise giyiyordu?

Gözlerimi yumdum. Burada ne yapıyorlardı? Geriye gittim. Özel alanımı ihlal etmeye mi çalışıyorlardı? Amaçları neydi. Benden ne istiyorlardı!?


Korkuyla odama girdim. Nefesim çok hızlanmıştı. Herkes birden hayatıma dahil olmaya mı başlamıştı? Neden buradalardı? Ne yapmam gerekiyordu?

Nasıl kurtulacaktım? Hızla tekrar aşağı inip dışarıya çıktım. Ellerim titriyordu. Koşarcasına arabama bindim. Ve kontağı çalıştırdım. Ezilen karlar tekeri kaydırırken zihnim tek bir sesle tıkalıydı.


Kaç.


Kaç.


Kaç.


Saatler sonra arabayı bir gölün yanına park etmiştim. Telefonda Alex'in aramaları artarken içimdeki korku büyüyordu. Neden sadece beni yalnız bırakmıyorlardı? Ne yapacaktım? Ne yapmam gerekiyordu? Nasıl kurtulacaktım? Gözlerimin buğulandığını hissetim. Çok korkuyordum. Belki de Alex ile bu kadar yakınlaşmamalıydım.


Elizabeth'i işe almamalıydım. Kimseyle konuşmamalıydım. O zaman bütün bunlar başıma gelmezdi. "Ah." Diye usulca ses çıkarttım. Sonra "Ah!" diye bağırarak direksiyonu yumrukladım. Ellerim buz tutmuştu. Belki de bir psikoloğa gitmeliydim. Sorunlarım olduğu çok açıktı. Küçüklükten beri vardı! Nefesimi düzene sokmaya çalıştım.


Benim neyim vardı?


Akşama doğru tekrar eve döndüm. Kapıyı açtığımda, ikisi koşarak kapıya geldi. Yüzleri solmuş ve endişeyle bakıyorlardı. Fakat tek kelime etmediler, bende usulca odama çıkıp yorganımın altına girdim.


***


Dört veya beş gün sonra içimde dayanılmaz, farklı bir duygu, artık beni uykusuz bırakmaya başlayınca yatağımdan kalktım. Ellerimi saçlarımın arasına aldım. Bu, duygusal korkudan daha büyük olan şey, onu tekrar bulma ve konuşma arzusuydu.

Ne konuşmak istediğimi bilmiyordum fakat orada tek kelime edememiş olmaktan çok pişmandım. Herhangi bir konu hakkında konuşabilirdik. Mesela kitaplar, arabalar ya da gökyüzü. O ne hakkında konuşmak isterse, bana söylemek istediği ne varsa, o an için ne hayal ettiyse. Bana fark etmezdi.


Kesin olan tek şey, onunla tekrar konuşmak istediğimdi. Ellerimi saçımdan çekip boynumdaki kolyeyi sıktım. Artık dayanamıyordum. Onunla bir şeyler konuşmak zorundaydım. İşe özür dileyerek girecektim. Hala yalnız kalmak ve duvarlar örmek istiyordum ama onunla konuşmak ta istiyordum.

Korkunun Güncesi:1  FİLOFOBİK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin