2. Bölüm | Yıldızlar Düşerken

215 18 55
                                    

Lana Del Rey - Born To Die

Lana Del Rey - Born To Die

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

⚔️

NEHİR

Oturduğum koltuğun arkasındaki dev pencerelere vuran yağmur damlalarının sesi kulağımda çınlarken, elimde dumanı tüten bir bardak kahveyi yudumlayıp bir yandan da yanımdaki Naz'la sohbet ediyorum. Birkaç adım ötedeki şöminenin içinde gürleyen ateşin çıtırtıları, dışarıdaki fırtınanın çığlıkları, aynı çatı altında bulunduğum yüzü silik insanların keyifli ama bir o kadar da belirsiz sohbetleriyle birbirine karışıp, zihnimin tam ortasında ilginç bir harmoni oluşturuyor.

Kaç kişi olduğumuzu bilmiyorum, yüzü görünmese de bu insanları tanımıyorum, her birinin sesi bana oldukça yabancı.

Rüyadayım.

Uyanmaya çalışıyorum.

Ciğerlerime doldurduğum yoğun havayla birlikte gözlerimi açtım. Yüzüm yastığa gömülü bir şekilde, birkaç saniye boyunca gördüğüm rüyanın etkisinden kurtulmayı beklemeye koyuldum. Batmak için hazırlanan güneş, hemen yatağımın arkasındaki pencereden odanın içine izinsizce sızarken, aynı zamanda da bütün boğucu sıcaklığını benim bedenime keyifle bahşediyordu.

"Günaydın."

Naz'ın hafif alaylı sesi, hemen karşıdaki bilgisayar masasının bulunduğu yerden bana doğru ulaştığında, uykunun beni çepeçevre sardığı mahmurluğun altında ezilerek yattığım yerde doğrulmaya çalışmıştım. Tam da tahmin ettiğim gibi beyaz, tahta sandalyenin üzerinde bağdaş kurmuş, ışığı yüzüne yansıyan laptoptan bir şeylerle ilgileniyordu.

"Ne yapıyorsun?" diye sordum, uykulu bir sesle.

"Alışveriş sitelerinde geziniyorum." Bakışlarını ekrandan çekip bana odaklandı. "Sen yine kâbus mu gördün? Uykunda anlaşılmayan bir şeyler mırıldanıyordun."

Onu onaylarcasına kafamı sallarken, küçük bir esneme furyasına kapılarak ister istemez cevap vermeyi geciktirmiştim. Elimi saçlarımın arasından geçirmeye çalıştım, fakat artık her nasıl uyuduysam tutamlar birbirine öyle bir karışmıştı ki, parmaklarım saç tellerimin ucuna ulaşmakta küçük bir zorluk çektiler.

"Evet, yine yüzü görünmeyen bir sürü insan... ama bu sefer mekânı hatırlıyorum."

"Öyle mi?" Naz'ın kaşları merakla havaya doğru kalktı. "Nasıl bir yerdi?"

"Bir evin salonundaydık, sen de oradaydın. Şömine yanıyordu ve..." Bir anlığına duraksadım, daha birkaç dakika önce zihnimin içinde canlanan sahneyi hatırlamakta neden bu kadar güçlük çekiyordum? "Büyük camlar vardı," dedim, rüyamda duyduğum yağmur tıpırtıları aklıma gelince. Tekrardan orayı kafamın içinde de olsa yeniden yaşamak, çok küçük bir an sebebini bilmediğim bir şekilde beni tuhaf bir hissin ortasına sürüklemişti. Birdenbire yükselen duygularımı tam olarak adlandıramıyordum. "Daha önce orada bulunduğuma eminim, Naz. Sadece neden öyle bir yerde olduğumu hatırlayamıyorum. Ya da kimlerle birlikte olduğumuzu."

SOĞUKSU: Karanlık Şehir & Kralların SavaşıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin