10. Bölüm | Buz

3.2K 257 784
                                    

Broken Iris - Forevermore

❄️

NEHİR

Zihnimde gebe kalmış çaresizliğin ortasında kopan kulak tırmalayıcı çığlıklar vardı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Zihnimde gebe kalmış çaresizliğin ortasında kopan kulak tırmalayıcı çığlıklar vardı. Bileklerime geçmiş cennetin yeşil sarmaşıkları, cehennemin kor ateşiyle cayır cayır yanıyorlardı. Göğsümde tarifsiz bir sızı, kalbimin atışında tuhaf bir ritimsizlik boy gösteriyor, göz yuvalarıma dolan yaşlarda intiharın kelime anlamı yatıyordu.

Duvarları titreten gök gürültüleri, soğuk şehrimizin sokaklarında âdeta bir devrim yaratmak ister gibiydi. Sınırı geçmesine ramak kalmış, tehlikeli bir fırtınanın habercisiydi bu. Kemiklerimi baştan aşağı çevirip, bir kalkan işlevini gören tenimin altında at koşturan düşüncelerimin yelesine yapıştım; yirmi dört saatten fazladır uyanıktım ve uykusuzluk, kirpiklerimi çekiştiriyordu.

Odamın gömüldüğü mavilikte, birbirlerinin üzerlerine kapanmak için can çekişen kirpiklerimi kırpıştırıyor, sabahın erken saatlerinde siyahtan griye dönen bulutların hareketlerini izliyordum. Birkaç saat içinde öyle bir fırtına şehri hâkimiyeti altına aldı ki, sokaklarda dolanan güçlü rüzgâr her şeyi savurup atmaya, binaların çatılarını kopartıp kocaman ağaçlarımızın toprağa tutundukları köklerini serbest bırakarak bir yıkım çıkarmaya yüz tutmuştu. Sabaha karşı çıkan bu kaos, kolay kolay geçecek gibi de görünmüyordu.

Duvara asılı saatim, akreple yelkovanını sekiz buçuğa vurduğu sırada annemin merdivenlerden yukarı çıktığını duyabilmiştim. Terlikleri zemine bastığı anda merdiven boşluğunda keskin sesler çıkartıyor, adım atışlarını ezberlediğim annemin yanıma geldiğini haber veriyordu.

Hemen kendimi toparladım. Yüzümde kuruyarak bir beton etkisi yaratan gözyaşlarımın kalıntılarını yanaklarımdan elimin tersiyle sildim ve yatağımda doğruldum. Muhtemelen gözlerim kıpkırmızıydı, ne kadar çabalarsam çabalayayım annemin bir şeyleri anlamaması için bir neden yoktu. Zaten hissederdi o. Bunu nasıl yapıyordu bilmiyordum ama en ufak bir hareketim bile onun için bütün duygularımı anlatan bir desten gibiydi. Annelik içgüdüsüydü belki de.

Kapalı olan kapım yavaşça aralandı; paslı cıvatadan çıkan bir gıcırtı sesi odamın içinde yavaşça dolanmıştı. Bütün gece ağlamış olmamın etkisiyle, gözyaşlarımla birlikte dertlerimin çoğunu da bedenimden dışarıya atmışım gibi hissediyordum. Göğsümde, uzun süredir varlığını koruyan ağırlığın çoğu kalkmış, kanatlarını şevkle çırparak uçan özgür bir kuş misali rahatlamıştım. Hâlâ düşüncelerimi kemiren tahtakuruları vardı zihnimde, ama bunu sorun edecek kadar da dikkatimi çekmiyorlardı.

Annem, aralanan kapıdan bana yeni uyandığını belli eden gözleriyle bakarken, kaşlarının yavaşça havaya kalktığını görebildim. Beni uyanık bulmayı beklemediğine emindim, nitekim yüzünde beliren saniyelik şaşkınlık da bunu rahatça yansıtıyordu.

SOĞUKSU: Karanlık Şehir & Kralların SavaşıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin