17. Bölüm | Sessizliğin Kollarında Saklanmak

2.8K 199 907
                                    

Ruelle - Madness

Ruelle - Madness

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

❄️

NEHİR

Bu şehirde ilk kez, ölümün soğukluğunu bütün parçalarıma kadar hissedebiliyordum.

Ağına düştüğümüz tuzağın, düşmanın kapanına kıstırıldığımız saatler içerisinde ruhumuzun son damlasına kadar emdiğine şahit olmuş, dipsiz ve karanlık bir okyanusa sonsuza dek gömülmüştük. Keskin rüzgâr iskeletimizi çeviren kalın duvarları sertçe dövüyor, dingin dalgaların sallandırdığı küçük balıkçı teknesinden tahtaların gıcırtı sesleri duyuluyordu. Suyun hışırtısını, uğultulu havanın iliklerime kadar işleyip bedenimi lime lime edişini, acının ve umutsuzluğun gebe kaldığı çaresiz kemiklerimi kırışını kendi kulaklarımda işittim.

Her şey sanki siyaha ve beyaza gömülmüştü. Ayın beyaz yüzeyi, zifire gömülmüş okyanusun üzerinde geniş bir yol çizerken, kara bulutların özgürlüğünü ilan ettiği tek şey oydu. Yıldızlar hâlâ Soğuksu şehrinin ebedi çatısının arkasında suskun ve esirdiler.

Vücudum soğuk havanın etkisiyle istemsizce sürekli titrerken, tenim ise sızım sızım sızlıyordu. Korkum, zihnimdeki bütün boşlukları arsızca doldurdu; artık bundan kaçışım yoktu.

"N-ne yapacağız?" diye sordum Gece'ye, kekeleyerek. Sesim, kelimemin tam ortasında çatır çatır çatlamış, havaya kolayca yayılmıştı.

Çenesi, şiddetli bir depremin merkezindeymiş gibi zangırdayan Gece'nin, dişlerinin takırtısını neredeyse duyabilirdim. Dudakları, burnunun ucu morarmış ve gözlerinin içi kızarmıştı. Kirpiklerinin arasından yaşlar dökülüyordu ama bunun ağlamakla bir ilgisi yoktu. Rüzgâr bedenimizi resmen kurutuyor, bizi son damlamıza kadar süzüyor ve donduruyordu.

"Akıntı bizi kı-kıyıdan... uzaklaştırıyor." Gözlerini etrafta dolaştırdı; arkamızda simsiyah görünen sonsuz bir okyanus varken, önümüzde ise metrelerce uzakta olan beyazlı sarılı sahil ışıkları görünüyordu. Normalde şehrin kuzeybatı bölgesinin kıyısında eski bir deniz feneri bulunurdu ancak çok uzun süredir devre dışıydı. "Sanırım yüzmemiz... gerekecek."

Ona hayretler içinde baktım. Üzerinde durduğumuz teknenin sallanışı midemi feci derecede burkarken, bana yönelttiği çözüm önerisinin şaşkınlığına düşmüştüm. "Sen ciddi misin? Soğuktan ölebiliriz." Buzdan sarmaşıklar sanki geçen saniyeleri fırsat bilerek hızlıca beynimi ele geçiriyor, olumsuz duyguların her biri göğsümü kamçılıyordu. "Diğerlerinin bizi aradığına eminim. Bizi bulacaklar ve..."

"Diğerleri dışarı çıkamazlar, ayın farkında değil misin? Eğer bizi bulacak olsalardı çoktan bulurlardı." Çaresizliğin kalbi ortamızda çarparken, bilinmezliğin metal kelepçeleri bileklerimi iyice sıkmıştı. Soğuk kristal parçalar etrafımızda yüzüyor, kendi yuvamın sıcaklığını geçen her saniye boyunca daha da arzuluyordum. "Biz bayılmadan önce hava aydınlıktı. Şimdiye kadar saatler, hatta günler bile geçmiş olabilir."

SOĞUKSU: Karanlık Şehir & Kralların SavaşıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin