9. Bölüm | Soğuk Bir Fırtına

4K 272 819
                                    

Thurisaz – Endless

Thurisaz – Endless

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

❄️

NEHİR

Silik bir rüyanın zihnime geçirdiği sivri pençelerinden kurtulmak için yoğun bir savaş verirken, kalkanlarımı tamamen devre dışı bırakan iç gıdıklayıcı görüntüler vardı gözlerimin önünde. Belirsizlerdi, beynim parçaları birleştirip bir bütün yaratamıyordu. Hatırlamaktan korktuğum rüyalarımda ruhuma kazınan ismin baş harfi kor bir ateşle yanıp kavrulurken, göğsümün içinde bir şeyler çığlık çığlığaydı.

Kollarımı yasladığım tahta öğrenci sırası, bugün bana ilk kez rahatsız hissettirmişti. Yılların eskittiği oyukların arasına kaçmış silgi çöpleri, bizden önce bu sıralara oturmuş olan öğrencilerin rengârenk kalemleriyle çizdikleri tuhaf şekiller...

Kara tahtanın önünde hızından hiçbir şekilde ödün vermeyen öğretmenin sesi kulaklarıma boğuk bir biçimde ulaşırken, yanımda delicesine not alan arkadaşım Naz'ın masayı hafifçe sarsışını, oturduğu yerde bacağını sallayışını hissedebiliyor, duvar dibindeki en arka sıralarda oturan dörtlünün batak oynadığını duyabiliyordum. Sınıf o kadar sessizdi ki, öbür köşede yazı yazan kişinin kaleminin ucunun defterin üzerinde çıkardığı sesi bile işitebilecek durumdaydım. Algılarım, ders dışındaki her şeye şu anda apaçıktı.

Haftanın ilk gününde, ilk dersindeydik ve ben iyi bir başlangıca yelken açtığımı pek sanmıyordum. Başımda çok da suya sabuna dokunmayacak bir ağrı varken, zihnimdeki dağınıklığın arasında kayıplara karışmış rüyamın eksik parçalarını birleştirme çabasındaydım. Ancak bunun düzgün bir sonuca ulaşamayacağı da kesindi.

Cumartesi akşamı çocuklar cümbür cemaat evlerine dağıldıktan sonra yatıp uyumuş, pazar gününü de telefonum kapalı, kafamı ders kitaplarına gömerek geçirmiştim. Her ne kadar dikkatimi başka yönlere çekip normal bir lise öğrencisi gibi davranmaya çalışsam da, yakama yapışan olaylar bir türlü peşimi bırakmıyordu.

Artık hiçbir şey eskisi gibi değildi.

Teneffüs zili çaldığında, ders başından beri defterimin köşesine küçük harflerle yazdığım ve sürekli üzerinden geçerek neredeyse silinmeyecek hale getirdiğim isim, sanki bana bakarak sinsi bir ifadeyle gülümsemişti.

Elindeki kâğıdı bırakıp, eşyalarını toplamak için masasına yönelen öğretmenimiz, "Yarın devam ederiz çocuklar," diyerek dersi sonlandırdığında, Naz kolumu dürterek beni kendime getirdi. "Gece'yle kütüphaneye gidiyoruz, gelecek misin?"

Her ne kadar koluma yavaşça dokunmuş olsa da, sanki tenime bir raptiye batmış gibi yerimde sıçramaktan kendimi alamadım. "Yo," dedim kafamı iki yana sallayarak aniden. Telaşla kalemi bırakmış, yazdığım ismin üzerini elimle kapatmıştım. "Yani... hayır. Gelmeyeceğim."

SOĞUKSU: Karanlık Şehir & Kralların SavaşıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin