26. Bölüm | Bağ

1.4K 107 103
                                    

Rauf Faik - детство

"Gerçek, bir anlığına yalnızca ölümün gözlerinde görünür." Dan Brown



" Dan Brown

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


❄️

NEHİR

Zihnimin içinde dönen paslı çarkların tıkırtıları göğüs kafesimin tozlu duvarlarının arasında inilderken, düşüncelerimin çıktığı nokta koca bir uçurumdu. Kanlı bir beyaz bayrağın rüzgârda savruluşu, gerçeklerin içine gizlenmiş o küçük yalanlar, bu sahte dünyada yaşanılan sahte hayatı simgeliyordu.

Bu şehir, şeytana pabucunu ters giydirirdi.

Masmavi gözlerinin, bulutların arkasında doğan güneşin etkisiyle alacakaranlığa düşen lacivertin içinde kaybolduğunu gördüm. Ateş'in itirafı, yaramaz bir kedi misali zihnimin duvarlarını tırmalamaktaydı.

"Ne?" diye sordum ona ama dudaklarımın arasından çıkan bu kelimenin içinde soru işaretiyle beraber birçok şey barınıyordu. Kaşlarım çatıldı; kafatasımın içinde çanlar çalmaya başlamıştı. "Sen ne diyorsun, Ateş? Bu nasıl mümkün olabilir?"

Art arda sıraladığım cümlelerimin birbirine dolanıp ortamıza düştüğünü hissedebildim. Düşüncelerim o kadar hızlı ve karmaşıktı ki herhangi bir noktada durabiliyor değildim. Kapılar suratıma çarpılıyor, âdeta ağaç kökleri ayak bileklerime dolanıyordu.

Ateş, derin bir nefes aldı; çok sakindi. Buna şaşırmadım. "Kuralları çiğneyen bir tek sizler değilsiniz," dedi, alçak bir sesle. İçeride uyuyan arkadaşlarımızı uyandırıp başımıza dikmek istemediğine emindim.

"Konsey..." Yutkundum, harfler sanki boğazımda koca bir yumruydu. "Konsey biliyor mu?"

Buna inanmak istemiyordum. Zaten söylediği şey nasıl mümkün olabilirdi ki? Veya böyle bir şey nasıl yıllarca gizli kalabilirdi? Birbirleriyle ilgili en küçük şeyi dahi hissedebilen bu ırkın, Ulaş'ın bir iblis olduğunu hissetmemesi nasıl mümkün olabilirdi?

"Hayır," dedi, kafasını iki yana sallayarak. Bu konuyu konuştuğu için biraz rahatsız görünüyordu ama bütün cevapları almadan onu asla bırakmazdım. "Fakat yeraltındaki herkes biliyor."

Hayretle, "Nasıl?" diye sordum. Kollarımı birbirine bağlamış, ağzından çıkacak iki kelimeye muhtaçmışçasına bir ifadeyle ona bakıyordum.

"Annem öldükten sonra, babam yaklaşık elli yıl boyunca inzivaya çekilip görevine ara vermiş ve Soğuksu'dan ayrılıp, başka bir şehre yerleşmişti. Ulaş'ın annesiyle nerede, ne zaman karşılaştılar bilmiyorum." Omuzlarını silkti; bakışlarını bir anlığına evin etrafındaki yeşil arazide gezdirdikten hemen sonra tekrardan bana döndü: "Yirmi beş yıl önce babam, Soğuksu'ya geri döndüp görevini devraldığında, bana heyecanla bir kardeşim olacağını söyledi. O kadar mutluydu ki, annem öldükten sonra ilk kez onu bu derece kendinde görüyordum."

SOĞUKSU: Karanlık Şehir & Kralların SavaşıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin