27. Bölüm | Hayal-Et

1K 67 146
                                    

Billie Eilish - Listen Before I Go

Billie Eilish - Listen Before I Go

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

❄️

NEHİR

Şu dünyada gerçek anlamda hüzünlendiğim bir şey varsa eğer, o da beyaz mezar taşlarının üzerindeki yazılardı.

Demir Gezginer

1993-2016

İYİ BİR EVLAT VE ARKADAŞ

Zihinlerimize sızan kapkaranlık bir ruh, bütün duygularımızı ele geçirip avuç içinde parçalara ayırmış, önünde durduğumuz mezarlığın ıslak toprağına ufalayarak serpiştirmişti. Bedenimin içine sıkışmış küçük bir melek kana kana ağlarken, gözlerimi kapattım ve dudaklarımı birbirine bastırdım. Düşüncelerimi bölen görüntüler bir anda kayboldu; simsiyah ve soğuktan kalın giyinmiş insanlar, sıra sıra dizilmiş, kokusu buram buram etrafta dolanan çam ağaçları ve kulaklarımı aşındıran keskin rüzgârın uğultulu sesi...

Demir'in öldüğü günü hatırlıyordum.  "İyi misin? Bir yerinde bir şey var mı? Yaralanmadın değil mi?" "Hayır, iyiyim. Ama Gece orada kaldı." Parmağımla, sokağın ucunda sadece tek bir cephesi görünen eski apartmanı işaret etmiştim. "Yani binaya beraber girdik ama çıkarken onu görmedim..." "Gece iyi, şu anda bizimkilerle birlikte. Hadi seni de onların yanına götüreyim."

Geçmişin süzgecinden geçerek anılarıma düşen sesler, resmen göğüs kafesimi parçalıyordu. Ortasına istemeden düştüğümüz bu savaşın, aramızdan birilerini alıp götürebileceği ihtimali her zaman aklımızdaydı fakat sanırım hiçbirimiz inanmak istememiştik. Etrafımızda kol gezen tehlikeyi yok sayıp, bir şekilde hayatlarımıza devam etmek daha kolayımıza geliyordu belki de. Teslim olmaya hazırdık; kirlenmiş, ama hâlâ rengini korumaya ısrarcı bembeyaz bir bayrak sallanıyordu ortamızda lâkin hiç kimse henüz bunun farkında değildi.

Tekrardan derin bir nefes alıp gözlerimi açtım. Herkes bir yere dağılmıştı; burası Katyora'dan Demir'in cenazesi için gelen yabancı insanlarla doluydu ve tek bir sima bile bana tanıdık gelmiyordu. Uzun gövdeli bir çamağacının yanındayım; soğuktan uyuşmuş ellerimi cebime sokup kan dolaşımını hızlandırabilmek için yavaşça parmaklarımı oynatıyor, etrafımı inceliyordum, karmakarışık düşüncelerimi kafamdan uzaklaştırabilmemin tek yolu buydu.

Naz, yaklaşık birkaç metre ileride annem ve Levent Amca ile birlikte bir şeyler konuşuyordu fakat son yaşananlardan dolayı yanlarına gitmek hiç de içimden gelmemişti. Böyle bir günde bu davranışımın doğru olmadığını biliyordum ama zihnim bana geçmişi hatırlattıkça, ayaklarım kendiliğinden geri geri kaçıyordu.

Mezarlığın kapısına doğru şöyle bir göz attığımda Gece'nin, İrfan'ın ve Mert'in kendi aileleriyle konuştuklarını gördüm; etraflarında koskoca, siyahtan oluşan yabancı bir kalabalık vardı. Yutkundum; son olarak kafamı hafifçe soluma çevirip omzumun üzerinden Ulaş'a bakmıştım. Soluk borumda küçük bir yangın meydana gelirken, beni saniyeler içinde kasıp kavurmayı başarabilen bu adamdan nefret mi etsem, yoksa ona âşık mı olsam, bir türlü karar veremiyordum.

SOĞUKSU: Karanlık Şehir & Kralların SavaşıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin