3.Bölüm: "Sarmaşık"

1.8K 158 24
                                    

3.Bölüm: “Sarmaşık”

Venessa odanın içinde koşuşturmaya başladığında yatağıma oturdum. Babamı utandırıyor olmaktan korkuyordum, bu korku benden daha eskiydi, sanki ben doğmadan önce o büyümüş, serpilmiş ve ruhuma can üflendiği an içime kıvrılmıştı.

Venessa giyeceklerimi yanıma bırakıp hazırlanmamı beklemeye koyuldu. Yavaşça ayağa kalkıp üzerimdekileri çıkardım, onun yanında rahattım, o benim çocukluğumun sesiydi.

Hızlı adımlarla meşalelerle aydınlatılan koridorda ilerliyorduk. Saat gecenin on birine uzanırken beni çağırıyor oluşu içten içe beni korkutuyordu. Beni cezalandırmayı yarına da erteleyebilirdi. Derin bir nefes alarak muhafızların beni ona duyurmasını bekledim. İçeri girmem için izin geldiğinde son bir kez Venessa ile bakıştık. Rahatlaması için gülümsedim ve içeri girdim.

Birkaç basamak yukarıda kalan tahtından dikkatle beni izliyordu. Selam vererek eğildim.  “Buyrun, Majesteleri.” dedim, korkumu gizlemeye çalışarak. Tahtından kalktı ve büyük odanın köşelerinde saygıyla eğilen adamlarına dışarı çıkmalarını emretti. Odada ikimiz kaldığımızda iki yanımda duran ellerim titremeye başlamıştı bile.

Basamakları inerek yanıma geldi. “Kraliçe her şeyi anlattı.” Sesi dümdüzdü, babam hissettiklerini gizlemede bir ustaydı. Başımı eğerek gözlerimi birkaç saniyeliğine kapattım. “İtiraz etmek istediğin bir şey var mı?”

Başımı hayır anlamında salladım. Gözlerine bakamıyordum, o an diğerlerinin nefreti aklımdan silinmiş ve sanki gerçekten suçluymuşum gibi hissetmiştim.

“Doğru olanı yaptın.”

Majestelerinin yumuşak sesi, Prenses'in ürkek bakışlarını okşamak niyetindeydi. Prenses bunu sezdiğinde başını hızlıca kaldırıp şaşkın gözlerle babasına baktı.

Majestelerinin şefkatli bakışları kızının şaşkın gözlerine yansıdığında Prenses, yüzündeki gülümsemeye engel olamadı.

Konuşmakta zorlanarak, “Kızmadınız mı?” diye sordum.  “Hayır.” diye yanıt verdi. “Savaşmaya devam et, güzel kızım.”

Bu babasının ona açıktan verdiği ilk destekti. Prenses çukurun ortasında bir sarmaşığa rastladığını hissetti, bir rahatlama göğsündeki kaba tıkanıklığın tıpasını kaldırdı. O sarmaşığa koştu, ona tutundu, bir gün bu derin çukurdan çıkabileceğini hissetti.

“Bütün Veronika görecek baba, ben gerçek bir Prenses’im.”

“Öylesin.” dedi babam, başını sallayarak. “Sen Veronika'nın en asil prensesisin.” 

Prenses'in tüm ağrısı dindi, bir babanın tek bir cümlesi kızını kaybolduğu yerden kurtarmaya yetti. Prenses, babasına sıkıca sarılarak gözlerini kapattı. Siyah saçları, ihtişamıyla bir halkı yöneten Majestelerinin omuzlarına sarıldı.

Babasının yanından ayrıldığında sevinçle Venessa'yı aradı.  Onu görür görmez küçük bir çocuk gibi heyecanla, “Babam doğru yaptığımı söyledi, Venessa.” dedi. Venessa da onun gibi heyecanlanarak, “Gerçekten mi?” dedi şaşkınca. “Bu çok iyi bir şey.”

“Evet, bu mükemmel bir his.”

İki arkadaş sarayın koridorlarına ağır gelen bir mutlulukla gülüşüyorlardı. Prenses, daha önemli adımlar atması gerektiğini anlatıyordu, Venessa'ya. Venessa ise o önemli adımların Prenses'i incitmeyeceğinden emin olmaya çalışıyordu.

Sahibe'nin ÇukurlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin