12.Bölüm: "Bir kız"

833 85 54
                                    

Evet, merhabalar,  malumunuz bugün okullar açıldı, içten bir şekilde güzel bir dönem geçirmenizi umut ediyorum.

Desteklerini esirgemeyip beni gülümsetmekten  hiç kaçınmayan güzel arkadaşlarıma da buradan teşekkür ediyorum ♡

12.Bölüm: "Bir kız"

Davetten önce

Casper elinde anlaşmayla içeri girdiğinde yatağımdan kalktım.  Anlaşmayı ondan alırken parmaklarımın titrediğini hissediyordum.

Anlaşmaya şöyle bir göz gezdirdikten sonra  Casper'ın dün anlattıklarının az bile olduğunu anladım, bu maddeler taşları yerinden oynatmaktan daha ziyade taşları paramparça edecekti.

İçimdeki ürperti toprağa ekildiği an, heybetli bir ağaca evriliverdi.  Ölümümün büyüklüğüne, ona duyulan arzuya şaştım kaldım.

Bir ordu büyümüş ve sıvazlanan sırtlarındaki kanlı elleriyle Prenses'e doğru şaha kalkmıştı.

İyiye dair at süren  umutları, kötülüğün çelmesine takılıvermişti.

Kraliçe, benim ölümümü gelinlik çağına gelmiş bir kız gibi süslüyor, soluk benzini renklere boyuyordu. Kraliçe, benim ölümümü bir sanatı icra eder gibi zevkle işliyordu.

Neden, diye soran Prenses'in sesi, bir enkazın altından geliyormuşcasına derinden ve boğuktu.

Neden?

Başımı iki yana sallarken vahlanmaya başlayan kaderimin yüzünü örttüm, onun cılız gözlerini görmek yaşamayı imkansız kılıyordu.

"Anlaşmaya nasıl ulaştığını hâlâ anlatmadın?" dedim, gücümün kaybolan bedenini ellerimle yoklarken.

"Görünmezim, bu kelime her şeyi açıklamıyor mu?"

"Casper," dedim, bir masal kanlı bir cinayete ellerini uzattı. "Sana sonumu söyleyim: Ya bu anlaşmayla onların sonunu getireceğim  ya da bu anlaşmayı öğrenmek benim en büyük talihsizliğim olacak."

Casper, kahverengi kaşlarını farkında olmadan çattı. Bu anlaşma Prenses'in yalnızca kurtuluşu olur sanıyordu.

Kafamın içinde dönen çarklar yavaşca durulduğunda önümde  şeytanı da, meleği de gördüm. İkisine de uzak, ikisine de kendimden yakındım. "Sarayı yıkacağım doğru." Sesimi cılızlaştıran, zihnimdeki diğer gürültülü seslerdi. "Ama umarım, yıkmaya çalıştığım yerden yıkılmam."

***

Devrim'in odasına girdiğimde  gözüme ilk  çarpan içerisinin oldukça boğuk ve kasvetli oluşuydu.

Devrim, kolunu tahtaya sürterek indirdiğinde Hazel'e döndü. 

Tek kişilik yatağa ve yanına özensizce bırakılmış eski püskü masaya baktım.

"Anlaşmayı sen almadın." Devrim'in sesi üzerine dikkatimi ona verdim.

"Ne?"

"Onu sana veren kimdi?" Tabii ki de ben almamıştım ve bunu tahmin etmek zor olmasa gerekti. Bu yaştan sonra bir de gizlice odalara girecek değildim.

Prenses, Devrim'i taklit ederek başını yana eğdi. "Ne önemi var?"

Umursamaz bir adamı tekrar diriltti ve dolabına doğru ilerledi. Ben de masanın kenarından bir sandalye çekip oturdum.

Sahibe'nin ÇukurlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin