5.Bölüm: "Dünya"

1.8K 116 21
                                    

5.Bölüm: "Dünya"

"Venessa, bizim Dünya'da kimsemiz kalmadı, bunun farkındasın değil mi?"

Venessa, dudaklarını birbirine bastırdı. "Kendini kandırma. Gitmeliyiz artık." Venessa, hem kendi kolyesindeki hem de kendi avuçlarına aldığı Prenses'in kolyesinin üzerindeki düğmenin üzerine iki parmağını yerleştirdi. Bren ile eş zamanlı olarak düğmeye bastıklarında ayaklarının altından metrelerce yol, boşluk, karanlık ve aydınlık geçti.

Bir gezegenin kollarından üç ağır yaralı kaçtı. Şehirler, denizler gibi ayak uçlarına vurduğunda güneş tam tepelerinde, değişen mevsimler bir maganda gibi yüzlerine güçlü bir tokat attığında ise güneş göremedikleri bir yerde sıcağını deşiyor, bozuk ışınlarını harlıyordu.

Artık Veronika, uzaktı, çok uzak, Dünya ise bastıkları toprağın sahibiydi.

Bren ile Venessa, Prenses'i asfalta el birliğince oturttular ve Venessa Prenses'i kendine yaslayarak düşmesini engelledi. Bren hızlı bir hareketle yeleğinin cebinden bir telefon çıkardı ve bataryasını yerine yerleştirdi.

"Kimi arayacağım?" diye sordu, kararsız gözlerle.

Venessa gözlerini kaçırarak, "Doğu'yu ara, bizi Ece ablanın muayenehanesine götürsün." dedi.

5 saat sonra

Bren, kapalı kapının açılma sesiyle ayağa fırladı.

"Nasıl geçti, durumu nasıl?"

Venessa, Bren'in boynuna atladı. Bren şaşkınca, "İyi mi?" diye sordu.

"İyi, o iyi." Bren yüzündeki mutluluğu gizleyemedi. Derin bir nefes aldı, bu nefes boğazındaki ellerin geri çekilişindendi.

Venessa, Bren'den ayrılıp Ece'ye döndü. "Çok sağol Ece abla, sen olmasaydın ne yapardım bilmiyorum."

Ece, başını iki yana salladı. "Bunda benim kadar senin ve Doğu'nun da katkısı var. Beni çok iyi asiste ettiniz."

Venessa bir kez olsun Doğu'ya bakmadı, onun için Doğu, çalılıkların arasında sesini işittiği ancak yaklaşmaya cesaret edemediği bir bilinmezlikti.

Doğu, Venessa'nın çalılıklara olan korkusunun yanı sıra özleminin de failiydi.

Ece, gerginliğin doğuşunu seyretmek istemedi. "Bizim eve gidelim. Burayı sadece bugünlüğüne hastalarıma kapatabilirim, kızın iyice dinlenmesi şart."

"Olmaz." dedi Doğu, açık kahverengi kaşları çatılırken. "Ben bir yer ayarlamaya çalışacağım."

"Doğu, kızın bekleme gibi bir lüksü yok. Hem ne yapacaksın, sevgilinin Veronika'dan haberi bile yok." Ece, aniden duraksadı. Bakışları Venessa'nın yüzüne doğru döndü. "Şey," dedi, Venessa'nın hayal kırıklığıyla basılmış mavi gözlerine mahçupca bakarken. "Ben biraz patavatsızlık ettim sanırım, üzgünüm."

"Neden üzgünsün?" dedi Doğu, sesindeki tını Venessa'nın kusursuz anılarına uzun ince bir faça attı.

Venessa, küçük yumruğunu sıkarken, göz bebeklerinin ona bakamayacak şekilde göz küresine oturtturulduğunu sandı, niye gözlerine bakamıyordu?

"Sevgilin mi var?" diye sordu, gözleri hüznün tekmesiyle boşluğa düşmüştü. Zorlanarak da olsa gözleri onun gözlerini buldu.

Doğu, Venessa'nın sıktığı yumruğuna baktı. Dudakları Venessa'ya yabancı gelen bir çizgiyle kıvrıldığında Venessa, o çizginin ikisinin arasına çizilmiş keskin bir sınır olduğunu hissetti. "Olmaması mı gerekiyordu?"

Sahibe'nin ÇukurlarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin