9. Bölüm

3.7K 144 49
                                    

Mutfakta annemin doğum günü için yaptığım kısırı, Aktan'ın bana verdiği tabağa doldurduktan sonra başka boş bir tabağa ise tanıdığım bir aşcıya yaptırdığım sarma, kanepe, içli köfte, mercimek köftesi, börek ve kek doldurdum.

Annemle birlikte doğum günlerimizi, sakin bir şekilde yakın çevremizle evde sabahlayarak geçirirdik. Bu senede annemin en yakın arkadaşı; aynı zamanda Burcu'nun annesi olan Hatice abla, Özge, Aleyna, Burcu, ben ve tabiki annemle birlikte doğum gününü evimizin bahçesinde kutlayacaktık. Her şey hazırdı bir tek bahçeyi hazırlaması kalmıştı, Burcu , Hatice ablayla beraber yardıma gelince hep beraber bahçeyi hazırlayacaktık.

Annem okuldan gelmeden önce de Aleyna ve Özge gelecek, sözde annemin haberi olmayan doğum gününü kutlayacaktık. Her sene aynı ekip toplanıp, kutlamıyormuş gibi. Becerebildiğim sayılı yemeklerden olan kısırı, Aktan'a olan kısır sözüm dolayısıyla ona da bana verdiği kek tabağına götürecektim.

Tabakları tepsiye koyduktan sonra evin anahtarını pantolonumun cebine atıp, yan evin kapısına doğru tepsidekileri dökmemek için dikkatlice yürümeye başladım.

Kapının önüne gelmemle, sağ bacağımı karnıma doğru dizimden kırarak tepsiyi üstüne sabitledim ve hızlıca sağ elimle zile basıp, tepsiyi tekrar iki elimle tutmaya başladım. Aksiyon severdik, sonuçta o tepsiyi düşürmem benim gibi bir kız için aşırı doğal bir durum olurdu. Kapının sövülerek aniden açılması, Aktan'ın bana bakmadan içeri tekrar girmesiyle ve onun sırt kaslarının her bir adımındaki gerilimini izledim. "Piç herif sana bin kere dedim anahtarsız çıkma diye her seferinde aynısını yapıyorsun, sana kapı açmak zorunda mıyım ben?"


Aktan'ın beni ev arkadaşı sandığını anlamış olmuştum böylelikle ama insan bir bakar yinede kim geldi diye. Benden ses gelmeyince kafasını çevirip arkasına doğru bakması ve benimle göz göze gelmesiyle hızlıca önüne dönüp tekrar bakması bir oldu. Aktan hızlıca sağında bulunan kapısız bir odaya muhtemelen salona girip, gözden kayboldu. Kendimi tutamadan içeri doğru bağırdım. "Sorun yok ben burda beklerim, kök saldım daha meyve vermeme de az kaldı zaten."


Benim içeriye seslenişimden çok kısa bir süre sonra aktan üzerine siyah bir tişört geçirmiş bir halde salon olduğunu tahmin ettiğim odadan çıkıp bana doğru yürümeye başladı. Önümde durduktan sonra eliyle saçlarını sağa sola dağıtıp ilk önce tepsiye sonra bana baktı. "Kusura bakma ben ev arkadaşım sandım" Kafamı sallayarak anladığımı belirttim.

"Onu anladım zaten." Aktan saçlarını bu sefer arkaya doğru yatırdıktan sonra kapının ağzından çekilip, sağ koluyla da evin içini gösterdi. "Gelsene kapıda kaldın." Aslında isterdim muhtemelen tişörtü giydikten sonra on saniyede salon toparlama challenge gerçekleştirmişti ve ben performansını delicesine merak etsemde, Burcu ve Hatice abla gelecekti az sonra. "Yok ben içeriye girmeyeyim. Senin tabağını getirdim." Konuşmamdan sonra kaşlarımla onun tabağına koyduğum kısırı işaret ettim.

" Kısırı ben yaptım diğerlerini dışardan aldım." Aktan tabaktakilere baktıktan sonra elimden tepsiyi aldı ve bir kere daha şansını denedi. "Gel içeriye bende çay yaparım bize birlikte yeriz." Resmen yalvardı.

Çok hoşuma gitti biraz daha yalvar dememek için dilimi ısırdım."Annem doğum günü bugün onun için hazırlık yapıyorum başka zamana artık." Söylediklerimden sonra kaşları kısa bir süreliğine havaya kalkıp indi. "Anladım, dediğin gibi olsun eğer yardımlık bir şey varsa özellikle mutfakta söyleyebilirsin." Aslında düşünmedim değil, dışarıdan söylemek yerine yardıma çağıracaktım ama daha o samimiyeti kurduğumuzu düşünmüyordum, seneye artık.


AFİTAPWhere stories live. Discover now