56. Bölüm

1.7K 164 27
                                    

Selamm, ben geldim bölüme geçmeden oylarınızı bekliyorum ama hayalet okuyucuyla dolu kitap ve oy sayısı gerçekten çok az üzülüyorum :(

Satır arası yorumlarınızı bekliyorum, sizinle yorumlarda konuşmak beni mutlu ediyor, neyse daha fazla uzatmayayım bebekler, bölüme geçelimmm. 3> (öpücük yapmaya çalıştım umarım doğru yapmışımdır, nasıl yapılıyordu? Birisi doğrusunu göstersin ahahahhahahaha)


************


Uzandığım sedyeden, yanımdaki diğer sedyede yüz üstü uzanan Aktan'ı izliyordum. Benim ısrarlarıma dayanamayan Hasan Abi ve Uğur Bey hastahaneden ve doktorlarımızdan gerekli izni alıp, Aktan'ın odasına bir tane de benim için sedye getirmişlerdi. Bense gözümü kırpmadan uzandığım yerden sevdiğim adamı izliyordum.

Yaklaşık bir saat kadar önce ismimi söylemişti ama uyanmayınca bunun sadece bilinçsiz bir sayiklama olduğunu anlamıştım. Kaldığımız oda suit olduğu için biz Aktanla sürgülü, paravan görevi gören bir kapı ile hasta yakınlarının oturduğu yerden ayrılıyorduk.

Herkes bizi orada beklerken onlara git demenin boş bir çaba olduğunu bildiğimden sesimi çıkarmamıştım. Kapının açılmasıyla kafamı gelen kişiye çevirdiğimde kırkların sonunda önlüklü bir kadın gördüm. Kadın bana küçük bir baş selamı verip, Aktan'ın ayak ucunda bulunan dosyayı incelerken arkasında yine beyaz önlüklü genç bir kadın duruyordu ve tüm dikkati Aktan'ın doktoru olduğunu tahmin ettiğim kadındaydı.

Bizimkilerde kapının ağızında doktoru sessizce beklerken daha fazla dayanamadığımda ötürü konuşmak için dudaklarımı araladım. "Neden uyanmıyor? Iyi mi? Her yeri sargılı çok canı acıyor mudu?" Kadın dosyadan tek kaşını kaldırarak beni süzdükten sonra bana yanıt vermekte gecikmedi. "Verdiğimiz ilaçlardan ötürü uyanmıyor, sabaha kadar da uyanmaz boşuna beklemeyin. Hastamız gayet iyi üçüncü sorunuza gelecek olursak şuan uyuduğu için hissetmiyor ama uyanınca canının acısını fazlasıyla hissedecek."

Kadının son kurduğu cümlelerle dudaklarım büzülüp , vakit kaybetmeden titremeye başlayınca gözlerimi yanımda ki sedyede yatan sevdiğim adama çevirdim. Erva Hanım'ın da hıçkırık sesini duymuştum ama şuan tek düşündüğüm uyanınca canı fazlasıyla yanacak olan sevgilimdeydi. "Ilaç veremez miyiz acmasın diye?" Masumca sorduğum soruyla kadın merhametle gülümsedi. "Gerektiği zaman ilaç vereceğiz tabiki." Bu biraz olsun beni rahatlatsa da hâlâ endişeliydim. "Iyi ama değil mi?" Doktor beyaz önlüğünün ceplerine ellerini yerleştirdikten sonra gözlerini bende sabitledi. "Sevgiliniz gayet iyi, hayati tehlikesi yok merak etmeyin hatta o kadar iyi ki sargısını yaparken sürekli 'Afitap' diye sayıladı." Bu ayrıntı gözlerimin dolu dolu olmasına inat gülümsetti, doktor bizlere son kez bakıp gerekli prosedürleri söyleyip asistanı olduğunu tahmin ettiğim genç kadınla beraber odadan ayrıldılar.


Onların odadan çıkmasıyla annem daha fazla dayanamamış olacak ki gelip bana sarıldı. "Ağlama güzel kızım, bak doktoru duydun hayati tehlikesi yok gayet iyi Aktan." Burnumu sesli bir şekilde çektikten sonra başımı annemin göğsünde sabitledim. "Ama uyanınca canı acıyacakmış." Cümlemi eksik söylediğimi hissedince kafamı kaldırdım ve tamamladım. "Hemde fazlasıyla." Boğazımdan gelen hıçkırığı tutamayınca annem bana daha sıkı sarıldı. "Aktan iyi bir tanem sakin ol lütfen."


Gözlerim ağlamaktan ve sürekli Aktan'ı izlemekten ötürü yorgunlukla kapanmaya başlarken bile hâlâ sessiz sessiz iç çekişlerim devam ediyordu.  Annem göğsüne sinmiş olan bedenimi yatağa yerleştirdikten sonra üzerimi örttü ve sessizce odadan ayrıldılar. Daha fazla bilincimi açık tutamadığım için bedenimi sevdiğim adama doğru çevirip, sürekli açıp kapanan gözlerimi son kez ona diktim.

AFİTAPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin