64. Bölüm

1.6K 155 31
                                    

Biliyorum kısa bir bölüm oldu ama sınavıma son üç hafta kaldı ve sizlere söz verdiğim için atıyorum bu bölümü. Geçiş bölümü gibi düşünün bazı konulara değinmem gerekiyordu ve yavaş yavaş o konulara giriş yapıyoruz.

Ya bebeklerim benim hadi zorlayın da sıralamalara girelim.

Üstelik neden okuyanlar oy vermiyor anlamıyorum. Üzüyorsunuz beniii.

Allah'ına kitabına oy verin lan ahahahahahahha

************

Gözlerimi yeni güne açtığımda yanımda, kollarının arasında olduğum sevgilim vardı. Beni uyandıranın sabahın olması değilde kapının çalması olduğunu fark ettiğim anda kaşlarımın çatılmasına engel olamadım.

Aktan'ı  uyandırmadan yataktan kalkmaya çalıştığımda biraz zorlansamda sıkıca sardığı kollarının arasından sıyrıldım üzerimde sadece Aktan'nın tişörtü olduğundan dolayı bacaklarıma hızlıca siyah bir tayt geçirdim.

Kapının tekrar çalması yatakta uyuyan sevgilimin uyanacağı korkusundan dolayı hızla hareket etmeme sebep oldu. Odadan çıktığım gibi beni karşılayan merdivenlerden hızlıca aşağı indim dış kapının önüne geldiğimde kapıdakinin tekrar kapıya vurmasına sebep olmadan kapıyı açtım.

Açtığım gibi karşımda gördüğüm adam dumura uğramama sebep oldu. İlk birkaç saniye o bana, ben ona baktım. Hiç bir şey idrak edemedim sanki bir hayalin içindeydim ve karşımda adam demeye utandığım biyolojik babam vardı.

Bu anı çok düşünmüştüm farklı farklı senaryolarla...

Biyolojik babamla karşılaştığım anı çok düşünmüştüm her seferinde şunu yapacağım, bunu yapacağım, ona ne kadar iğrenç bir adam olduğunu söyleyeceğim, demiştim.

Bazen de hiçbir şey demeyeceğim ve onu görmezden geleceğim demiştim. Peki ben şimdi hangisini yapacaktım?

Deli gibi içimdeki nefreti mi kusacaktım yoksa yokmuş gibi, bu kapıyı hiç çalmamış gibi kapatıp sevgilimin kollarının arasına mı girecektim?

"Kızım" yıllar sonra duyduğum sesiyle ben de tek bir yaprak kımıldamadığını hissedeceğim sanırdım ama bu ses tonu beni yıllar öncesine götürdü mutlu olduğumuz anlara ,annemi sevdiğini düşündüğüm zamanlara, babamın bize tüm sadakati ile bağlı olduğunu sandığım anlara.... Uzayıp gider bu liste.

Bunları düşünmek, bunları hissetmek onun tek bir sesiyle olması üstelik içimdeki nefreti harladı.

"Neden geldin?" Yüzünde eğrelti duran gülümseme sert bir üslupla  sorduğum soru sayesinde sekteye uğradı.

Gözlerini sımsıkı kapatıp derin bir nefes aldı şimdi yüzü ifadesizliği kuşanmış gözlerimin içine bakıyordu.

"Konuşabilir miyiz?" Yüzündeki ifadesizlik sesine de aynen yansımıştı. Daha demin ki kızım derken ki ses tonu gitmiş yolda yabancı biriyle konuşurkenki ses tonu gelmişti. 

Yıllar ondan bir şeyler götürür sanıyordum ama aynıydı. Gözü, kaşı, bakışı, duruşu hatta sabahın erken saatleri olmasıyla esen rüzgârın getirdiği kokusu bile aynıydı!

Neden bu kadar aynıydı? Hiçbir şey değişmemiş miydi onda? Biz de çok şey değişmişti; annem yıkılmıştı yıllarca hiçbir erkeğe hatta hiçbir insana güvenememişti, çok maddi sıkıntılar çekmiştik,yemediğimiz laf kalmamıştı, beni babam varken babasız bırakmıştı. Sonra annem tekrar aşık olmuştu, tekrar evlenmişti, ben tabularımı yıkacak bir aşka sahip olmuştum,sevdiğim adamla birlikteydim evlenecektim, bir çok başarı yakalamış bir çok başarısızlık tatmıştım daha sayıp gidecek bir sürü anılarımız olmuştu . Biz değişmiştik hem yaşadıklarımızla hem dış görünüşümüzle biz değişirken o neden aynı kalmıştı?

"Uzatmadan lafa gir ne söylemek istiyorsan söyle çünkü benim seninle konuşacak hiçbir şeyim kalmadı sen yıllar önce sana karşı olan tüm kelimelerimi çöpe attın ses tellerimi ise kopardın."

Konuşmamla derin bir nefesi içine çekti ve istediği buymuş gibi direk konuya girdi. Bir an istediğinin bu olmamasını diledim ama sadece bir an!

"Şirketim iflasın eşiğinde paraya ihtiyacım var, kime gideceğimi bilemedim arkadaşlarımdan daha önce istedim ama onlardan istediğimi bile ne geri ödeyebildim ne de o borçlarla şirketimi kurtarabildim. Aklıma bir tek sen geldin çünkü arkadaşlarımdan tekrar borç para isteyecek yüzüm yok."

Herhalde birisi bana kamera şakası yapıyordu çünkü şu an yaşadığımın bir gerçekliği olması imkansızdı.
Ciddi ciddi karşıma geçmiş arkadaşlarından tekrar borç para isteyecek yüzü olmadığını ve yıllardır bir kere bile arayıp sormadığı kızından para isteme cesaretinde bulunduğunu söylüyordu. Üstelik benden başka gidecek kimsesi yokmuş.

Yüzümde nasıl bir ifade gördü bilmiyorum ama söylediklerine yeni bir cümle ekleyerek devam etti. "Merak etme geri ödeyeceğim sadece biraz uzun sürebilir geri ödemem."

Şaka yapmıyordu ciddiydi.

Kalbimin hızlı atmasının sebebi kırgınlık mıydı, hayal kırıklığı mıydı, nefret miydi yoksa vücudumda gezmeye başladığını hissettim öfke miydi?

O parayı verip hayatımdan çıkıp gitmesini izleyebilirdim sonuçta ona vereceğim para beni ne kadar zorlayabilirdi ki ama aynı zamanda bu kapıyı suratına kapatıp sevgilimin kollarının arasına girer hayatıma devam ederdim ama bunu yaparken de asla bu anı yok saymaz sadece bu ana herhangi bir değer biçmezdim.

Ve ben ne yapacağımı çok iyi biliyordum.

Gülümsedim, sıcacık gülümsedim sanki duyduklarım hoşuma gitmiş gibi onun zor zamanında aklına benim gelip benden yardım istemesinden mutlu olmuşum gibi gülümsedim.

Gülümsememle yüzündeki gergin ifade azda olsa dağılıp benden istediği borç parayı alabileceği hissine kapılmasına sebep oldu.

Hiç bir şey demeden kapıyı suratına kapatarak arkamda bıraktığım merdivenlere, sevgilimin kolları arasına girmek için yöneldim.

Hiç kimse yoksa Aktan vardı...

********

Yazım yanlışları olduysa kusura bakmayın lütfen.

Çok kısa oldu biliyorum ama geçiş bölümü gibi düşünün üstelik sınava az kaldı ve pek vaktim yok açıkçası.

Bana sınav için dua eder misiniz lütfen,  bu sene tıp kazanmak istiyorum artık :(

Bölüm hakkındaki düşüncelerinizi buraya bırakabilirsiniz.

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.

Sizi şok seviyorumm.

Esss

AFİTAPWhere stories live. Discover now