63.Bölüm

2.1K 166 23
                                    



Biz bir türlü sıralamalarda yükselemiyoruz artık bunu aştım, yapacak bir şey yok biz bize yeteriz. Ama siz sıralamaya giremiyoruz diye oy vermeyi ihmal etmeyin.
Bu arada vaktim yok diye otobüsteyken ve İstanbul trafiği ile yol almaya çalışırken yazdım bölümü yanlışlarım varsa kusuruma bakmayın.
Oy verdiysek bölüme geçelim.

***********

Ağlamaktan yanan gözlerimi telefondan saate bakmak için açtığım ekranından yayılan ışıkla kısmak zorunda kaldım. Saatlerdir karanlık bir ortamda Aktan'dan gelecek haberi bekliyordum. Daha fazla bulunduğum koltukta aynı pozisyonda oturmaya dayanamayıp ayağa kalktım.

Kesinlikle üzerimdeki rahatsız edici kıyafetlerden kurtulmalıydım. Belki bir duş da alabilirdim. Derin bir nefes verdikten sonra elimde Aktan'nın bildirimleri dışında tüm bildirimlere kapalı olan telefonumla odama çıkan merdivenlere yöneldim. Yaptığı açıklamadan sonra sosyal medyada olay olmuştu. Başlıklarının çoğu 'Reklamın iyisi kötüsü olmaz diyerek hayranlarını kandırdı!' gibi haberlerle doluydu. Sevindiğim tek şeyse hayranlarının Aktan'a yürekten bir şekilde sevgi besleyip, o reklam çalışmalarını görmezden gelecek olmalarıydı. Bir çoğu o zamanlar çok genç olduğu ve tecrübesiz olduğu için böyle bir gündemde olma planına göz yumduğunu savunup, pişman olduktan sonra da o ajansla ilişkisini bitirdiğini ve bunun onlar için yeterli olduğunu söylüyordu. Tabi aksi şekilde bu durumdan hoşnut olmayan bir çok insan da vardı.

Aktan'dan ne olursa olsun böyle bir açıklama beklemiyordum. Sürekli benim için fedakarlık yapıyordu ve bunu fedakarlık olarak da görmüyordu. Sadece sevdiği  için yapıyordu.

Odamdaki kişisel banyoma girdikten sonra vakit kaybetmeden üzerimdeki kıyafetleri çıkardım. Çıkardığım kıyafetleri sepete atmak bile o kadar zor geliyordu ki üzerimden çıkar çıkmaz gelişi güzel yeri boylamışlardı.

Duşa kabinin camdan oluşan kapısını kapatıp suyu açtım. İlk başta soğuk gelen suyla vücudumu bir titreme sarsada sıcak olmaya başlayan su soğuktan titreyen bedenimi etkisi altına almaya başlamiştı. 

Ağlamaktan yanan gözlerimi sıkıca yumduğum sırada rahatlamasını umduğum gözlerimin daha fazla yanmasıyla tekrar açtım onları. Oyalanmadan yıkanıp duştan çıktım ve üzerime sardığım havluyla odama girdim.

Giyinmek o kadar zor geliyordu ki. Siyah bir kilot ve Aktan'nın tişörtünü üzerime geçirmekle yetinip saçlarımı da sadece taradım. Aktan olsaydı kuruturdu.

Bu düşünce içimi sızlatsana her şeyin üstesinden geleceğimize inanıyordum. Telefonumu kontrol ettiğimde Aktan'dan gelen her hangi bir bildirim olmamasıyla mümkünmüş gibi iç sıkıntım arttı.

Telefonla beraber tekrar salona indikten sonra bahçe kapısından görünen yola bakan kanepeye kuruldum.  Kanepede bacaklarımı kendime çekip kollarımı etrafına sardım, başımı kanepenin sırtına yaslayıp öylece yolu izlemeye başladım.

Onu dinlemeliydim, güvenmeliydim. Beni hayal kırıklığına uğratacak hiç bir şey yapmamıştı. Ama ben onu hayal kırıklığına uğratmıştım. Derin bir nefesi içime çektim.

İçim daralıyordu, aldığım nefesler beni rahatlatmıyordu ve yapabileceğim hiç bir şey yoktu. Çok garip bir histi sanki birisi göğüs kafesimden boğazıma kadar elleriyle baskı yapıyordu. Tam olarak bunu hissediyordum ve bunun kesinlikle bir tarifi yoktu.

Gözlerimin yavaş yavaş kapanmaya başlamasına engel olamazken kendimi ayık tutmak için çaba sarf ediyordum. Aktan gelirdi seni bekleyeceğim, uyumayacağım demiştim. Gelirdi.

AFİTAPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin