54. Bölüm

2.2K 156 77
                                    

Oy verdiysek bölüme geçelimmm.

*************

Yeni yılın ilk sabahına sevdiğim adamla güzel bir kahvaltı ile başlamak harika hissettiriyordu. Bungalov evin küçük balkonunda yeşil çayım, manzarayı izlerken bana eşlik ediyordu. Manzaradan kastım kiraladığımız evin bahçesinde telefonla konuşan sevgilimdi, o an aklıma gelen sözlerle kıkırdadım.

'Manzara oluşundan habersiz duruşun.'

Kıkırdamamla bana dönen sevgilime öpücük attım, attığım öpücüğe kendisi de bana öpücük atarak karşılık verdi. Kısa bir süre daha telefon konuşması yaparken ben de o sıra kupamdaki yeşil çayımı bitirdim.

"Hadi gel yürüyüşe çıkalım." Bugün tatilimizin son günü olduğundan gitmeden evvel bungalov evlerin inşa edildiği ormanda yürümek istedik. "Geliyorum sevgilim." Ben ona seslenerek konuştuktan sonra arkamı dönüp içeri girdim, balkon kapısını kapatırken ise Aktan'ın sesini duydum. "Kalın giyin, atkı ve bereni takmayı unutma."


Her koşulda beni düşünmesine tebessüm edip beyaz renkteki şişme montumu, siyah badimin üstüne giydim. Saks mavisi renginde olan atkı ve beremide taktıktan sonra merdivenlerden aşağı inip, siyah taytımın altına yine siyah  olan botlarımı geçirdim.

Evden çıkar çıkmaz arabanın kaputuna yaslanmış beni bekleyen sevgilime koşuşturdum. Ona doğru gittiğimi görmesiyle yaslandığı kaputtan doğruldu ve kollarını açarak beni beklemeye başladı.

Hızımı alamayıp kucağına doğru atlamamla gülümseyerek beni sıkıca tutarak kendi bedenine sabitledi. "Ya bir insan on dakika da özlenir mi üstelik gözümün önündeydin." Hayretle konuşmama boynuma dudaklarını bastırarak karşılık verdi. "Aman aman benim bebeğimin ağzından neler çıkıyor öyle? Şaşırtıyorsunuz beni Afitap Hanım." Kafamı geriye atarak ufak bir kahkaha atmamla açığa çıkan boynumla daha rahat ilgilenmeye başladı.

"Hep siz mi beni şımartacaksınız Aktan Bey birazda ben sizi şımartayım?" Kucağında benimle birlikte yürümeye başlamasıyla başımı omzuna koydum. "Bebeğimden gelecek her şey başım üstüne." Kafasını, omzundaki benim kafama çevirerek şakağıma dudaklarını bastırdı.

Beline sardığım bacaklarımı gevşetip inme isteğime baldırlarıma sabitlediği ellerini sıkarak engel olmaya çalıştı. "Dur öyle." Yanağına dudağımı bastırdım. "Aktan yeni iyileştin zaten ben yürüyebilirim." Beni kucağında bir kez zıplatarak kendimi aşağı çekmeme engel oldu. "Biraz ateşim çıkmıştı ama geçti seni taşıyabilirim."

"Ya Aktan beni nasıl yol boyu taşıyacaksın? Hem bende yürümek istiyorum." Aktan homurdanmama gülen sesiyle cevap verdi. "Yalancı civciv, sen yürümeyi sevmezsin." Tekrar inmeye çalışınca bu sefer itiraz etmeden kabul etti. Çenesine dudaklarımı bastırıp yanına geçtim ve birlikte yürümeye devam ettik.

Aktan elini sımsıkı benim ellerime kenetlerken ben boşta kalan diğer elim ile koluna sarıldım. Başımı da aynı koluna yaslayınca sarmaş dolaş yavaş bir tempoda, temiz havanın yürüyerek keyfini çıkarmanın tadına vardık.

Sessiz yürüyüşümüzü Aktan'ın sesi böldü. "Bir gün bebeğimiz olursa adını ne koyarız?"


Sorduğu soru adımlarımın durmasına sebep olurken, kalp atışlarımda bir gün bebeğimizin olma düşüncesiyle hızlandı. Hiç bu tarz bir konu konuşmadığımız için şaşırırken bir an ne diyeceğimi bilemedim. Aktan merak, umut ve birazda korku ile bana bakarken vereceğim tepkiden endişe ediyordu belli ki. Sonunda dudaklarımı aralayıp konuşunca gözlerindeki endişenin yerini huzur devralmıştı. "Erkek olursa Ali olsun isterim ama kız olursa bilmiyorum." Aktan kaşlarını kaldırarak bana bakarken gözlerinden olumsuz bir cevap vermediğim için resmen mutluluk taşıyordu. "Neden Ali peki?"

AFİTAPWhere stories live. Discover now