17. Bölüm

2.9K 144 43
                                    


Bebeklerim benim, neden oy vermiyorsunuz? Alınıyorum, güceniyorum.

En çok da üzülüyorum...

*************

Olaylı günün üzerinden 48 saat geçmişti. Pizzalar yapıldıktan sonra herkes kendine yeteceği kadar almış, ve karınlarını doyurmak için etrafa dağılmıştı. Enes, Murat , Ela,Zehra birlikte salonda yerken; Ben, Aktan,Danla,Serenay,Berk, Çağan birlikte yemek masasında yemistik.

Sofrayı yemek masasına kurmuştuk aslında ama Ela Hanım ve Zehra Hanım benim olduğum masaya oturmak istemedikleri için Murat ve Enes'de onlara eşlik etmişti. Bir sonraki gün herkes kendi karnını bir şekilde doyurmuştu, dün ise Serenay kremalı makarna yapmıştı ve makarna yiyerek karnımızı doyurmuştuk.


Bugün cuma günüydü yani  evdeki bu hafta için son günümüzdü. Bugün Acun Bey, Ela ve benimle ayrı ayrı konuşmuş, bu kadar geç gelme sebebini ise şehir dışında olduğuna bağlamıştı. Acun Beyle olan konuşmamızda daha sakin kalmam gerektiğini, insanlara olduğu gibi eşyalara da zarar vermememin doğru olduğunu söylemişti. Sinirle yere attığım kupa aklıma gelmişti o an. Bu konuşmada canımı sıkan bir nokta olmuştu.

Acun Bey fragmanın hafta içi yayınlanacağını ve bu yüzden  benim Ela ile olan kavgamdan kimseye bahsetmemem gerektiğini söylemişti. Spoi verirmişim kısacası. Bu durum canımı biraz sıkmıştı. Haftaya hafta sonu bölüm yayınlandıktan sonra kavga ile ilgili açıklama yapabilirmişim


Kot şort ve kırmızı askılı crop ile arka bahçedeki çimlerin üstüne oturuyordum. Kahvaltıyı yapmıştık, bir iki saat sonra evden çıkış yapabilecektik. Bu olayları kimseye anlatmayacaktım ama Aleyna'dan yani menajerimden kimse saklamamı bekleyemezdi. Moralim bozulmuştu çünkü ben açıklamamı yapana kadar bir kaç saatleri olsada izleyicilerin linçlerine maruz kalabilirdim.

Ünlü olalı aşırı uzun bir zaman dilimi olmadığı için büyük kitlelerden oluşan linçlere maruz kalmamıştım. Zaten büyük kitlelerden oluşan linçlere maruz kalmamamın asıl sebebi bu tarz bir olay yaşanmamıştı. Izleyicilerin ikiye bölünceğine emindim hatta her şeyi kanıtladıktan sonra bile bende hata bulabilecek insanların olduğuna da emindim.

Bunlardan emin olduğum gibi olayları dinlemeden yargilamayacak insanların olduğunu ayni zamanda en başından beri bana inanan insanların da olacağını biliyordum. Bu bir nebzede olsun içimi rahatlatıyordu.


Her şeyden önemlisi içim rahattı. Bundan ötesi var mıydı?

Yoktu...

Evden çıkma vaktimiz geldiğinde kameraların da devre dışı olduğunu öğrenmiştik. Evde konuştuklarımla vedalaştıktan sonra Aktan'ı kenarda telefonla uğraşırken görmemle adımlarımı onun bulunduğu alana yönelttim. "Aktan?"

Sesimle bana dönen adam, küçük bir tebbessüm kondurdu dudaklarına ve tek kaşını kaldırarak, karşılık verdi. "Afitap?"

Ufak bir gülümsemeyle iyice ona doğru yaklaştım, yaklaşmamla bedenini bana doğru çeviren adamın tam önünede durdum. "Neyi bekliyorsun, herkes gitti nerdeyse?"  Elini ensesine atıp, kaşıdıktan hemen sonra beni yanıtsız bırakmadı.

"Arabam arızalıydı buraya da taksiyle gelmiştim zaten. Az önce de bir araba ayarlamaya çalışıyordum." Kaşlarımın çatılmasına engel olamazken, bakışlarımı gözlerinden ayırmıyordum. "Aktan farkında mısın bilmem ama aynı sitede oturmayı bırak evlerimiz yan yana hadi gel birlikte gideriz."  Cümlemi bitirir bitirmez aklıma çok önemli bir şey gelmiş gibi hızlı bir şekilde kafamı aşağı yukarı sallayıp, son sözümü söyledim. "Hatta hep birlikte gider, geliriz."


AFİTAPWhere stories live. Discover now