47. Bölüm

2.6K 171 25
                                    


Merhabalar, kitap neredeyse 50K olacak ama ne adam akıllı oy nede yorum geliyor. Okuyanların çoğu okuyup geçiyor. Çok zor değil ki oy vermek hayalet okuyucuyla dolu kitap ve bu durum üzücü oluyor çünkü çok yoğun bir hayatım var kendime ayırabileceğim bir kaç saati de bölüm yazmak için ayırıyorum ve sizin hiç destek olmamanız beni üzüyor. Neyse oy verdiysek bölüme geçelimmm.

***********

Kendimi karşımdaki kadına karşı zorda olsa toparlayıp o an aklıma gelen ilk yalanı söyleyiverdim. "Aktan o gece Izmir'den dönmüştü ama evinin anahtarını kaybetmişti, uyuduğum için beni de uyandırmak istememiş hâl böyle olunca da bahçede sabahlamış duyunca bende çok kızdım zaten." Karşımdaki kadın tebessüm ederek başını sallasada ne kadar inanıp inanmadığı meçhuldü.

Komşumu yolcu ettikten sonra elimdeki tabağı mutfağa bıraktım. O sırada kapının anahtar sayesinde açıldığını duyduğum gibi tekrar kapıya doğru ilerledim. Aktan elinde ekmek poşeti ve ecza poşetiyle kapıyı kapatıyordu.

Yerden kafasını kaldırdığı anda beni görmesi ile kaşlarının çatılması aynı anda oldu. "Niye kalktın sen?" Omuzlarımı yukarı kaldırıp tekrar aşağı indirdiğim esnada sorusuna cevap verdim. "Çay koydum bir de komşu börek getirmişti onu aldım." Son söylediğimle kaşları hızla çatılırken üzerimi süzüp bana doğru ilerledi. "Komşu derken?"

Asabi ses tonuna gözlerimi devirip asıl merak ettiği konuya açıklık getirdim. "Komşu kadındı Aktan." Konuşmasına müsade etmeden kaşlarımı çatarak bana doğru ilerleyen adamı izledim. "Komşum bana Izmir'den döndüğün gece bahçemde sabahladığını söyledi." Dibime kadar girip alnıma dudaklarını bastırdığı esnada derin bir nefes verdi. "Oldu öyle bir şey."

Beni geride bırakıp, elindeki poşetlerle mutfağa girince arkasından onu takip ettim. "Aktan ne demek oldu öyle bir şey?" Hafif sinirli çıkan sesimle poşetleri ada tezgahının üzerine bırakıp, ellerini belimin iki yanına koyarak kendine çekti. "Burcuyla tartışınca kötü olursun diye bahçede beklemek istedim, belki beni görmek istersin diye de bekledim." Alnımı alnıma yasladığı esnada dudaklarını dudaklarıma değdirerek konuşmasına devam etti. "Gidemedim işte sen bana öyle kırgınken, senden ayrıyken gidemedim."  Içli bir nefes eşliğinde söyledikleriyle başımı göğsüne koyup, kollarımı deri ceketinin içinden beline sardım. "Ama hava çok soğuktu, ben bilmiyordum ki."

Huysuz çıkan ses tonumla saçlarımın üzerine öpücüklerini sıralamaya başladı. "Boş ver şimdi bunu ağrın var mı?" Kasıklarımda ağrı vardı ama dayanılmayacak gibi değildi. "Biraz."

Aniden belimden tutarak beni havaya kaldırmasıyla tezgahın üstüne oturttu. "Hemen kahvaltı yapıp ağrı kesici alacaksın." Konuşmama izin vermeden dudaklarıma sert bir öpücük bıraktığı gibi deri ceketini çıkarıp ada tezgahının etrafındaki bar taburelerinden birinin üstüne koydu. "Ne ister benim bebeğim kahvaltıya?"

"Menemen." Beklemeden verdiğim cevapla gülümseyerek elini yıkamaya başladı. "Hay hay başka?" Hareketlerini pür dikkat izlediğim sırada sorusunu yanıtsız bırakmadım. "Pankek olabilir, meyve ve çikolatayla yeriz."

Ellerini mutfak havlusuyla kurylayıp, kullandığı havluyu sağ omzuna doğru attı. "Hemenn hazırlıyorum." Dolaptan çıkardığı domatesleri hızlıca rendeleyip yağ ve biberleri koyduğu tavaya ekledi.

Aktan kahvaltıyı hazırlarken sürekli benimle ilgilenip, yanıma gelip öpsede ben aşk, sevgi dolu bakışlarımla onun her bir hareketini dikkatle izledim.


************

"Hadi bakalım Afitap Hanım verdiğiniz siparişler hazır." Aktan belimden tutarak kaldırdığı tezgahtan, özenle hazırladığı masanın önündeki sandalyelerden birine oturmamı sağladı. "Teşşekkür ederim Aktan Bey." Sandalyeye oturduktan sonra kafamı, ayakta olmasından dolayı havaya kaldirarak konuşmamla işaret ve baş parmağını çeneme yerleştirerek dudaklarıma sert bir öpücük bıraktı. "Teşşekkür etme, öp." Gülümsedikten sonra cilveli bir sesle konuştum. "Hmmm bundan sonra öyle yaparız."

AFİTAPWhere stories live. Discover now