43. Bölüm

2.2K 169 56
                                    


Neden oy verip, yorum yapmıyorsunuzz? Okuyan çok az kişi oy veriyor ve yorum yapıyor, o kadar da zor olmasa gerek arkadaşlar destek olmak...

************

Kapının zilinin alacaklı gibi çalmasıyla huzursuzca yattığım salondaki kanepemde gerinip, ellerimle gözlerimi ovdum. Duvardaki saate baktığımda öğlenin ikisini göstermesiyle seslice oflayıp hâlâ inatla ziline basılan kapıya yöneldim.

Üzerimde dün gece ki siyah triko elbisem varken uzanmaktan dolayı yukarı çıkmasını fark edince aşağı çekiştirip, kabaran saçlarımı önemsemeden kapıyı açtım.

Elinde kargo paketiyle bekleyen kuryeyle bir süre bakıştıktan sonra karşımdaki genç kurye bana elindeki kutuyu uzattı. "Buyurun Afitap Hanım." Kutuyu aldıktan sonra üzerinde yazan makyaj markası ismiyle kimden geldiğini anlamış oldum.

"Teşşekkür ederim." Kurye teşşekkürümü kabul ettikten sonra uzaklaşınca bende kuryelerin neden alacaklı gibi kapıya vurmalarını ve ilk kez zil görmüş bebek gibi parmaklarını asla zilden çekmemelerini sorguluyordum.

Bir de bizi en pasaklı ve doğal halimizle kuryelerin gördüğüne bir kere daha emin olmuştum. Elimdeki hediye gelen kutuyu salondaki orta sehpaya bıraktıktan sonra dün gece ki yaşadıklarım aklımdan bütün gece çıkmamış gibi yeniden hücum etti.

Aktan'ın üzerime titriyorken beni bu kadar kolayca kırmasıydı en çok zoruma giden, hepimiz insandık elbette değer verdiklerimizi farkında olmadan, bir anlık sinirle kırabilirdik ama Aktan beni bile bile kırmıştı ve kırdıktan sonra öylece durup gidişimi izlemişti.

Olayı büyütecek, beni kıracak ne vardı ki? Kavgayı anlatacaktı konu kapanacaktı bu kadar basitti. Derin bir nefes verdikten sonra dün geceki hem yol yorgunluğunu hemde üzerimdeki kasvetten kurtulma amaçlı odamdaki ebeveyn banyosuna doğru yöneldim.

Duşa kabine girmekten son andan vazgeçip, kuveti ılık suyla doldurup sevdiğim sabunlardan ekledim. Üzerimdekileri bir çırpıda çıkarmamla hızlıca küvete doldurduğum suya girmem bir oldu.

Boynumdan aşağısını soktuğum suyla kenarda bulunan suyun köpüklenmesini ve renklenmesini sağlan kokulu banyo bombasını attım. O suda dağılırken ben kafamı geriye yaslayıp iyice suyun içine gömüldüm, ellerim küvetin kenarlarındayken aklım sürekli dün geceye kayıyordu.


Ne aramış, ne mesaj atmıştı dünden sonra üstelik benim kırıldığımında farkındaydı. Tavanda sabit olan gözlerim yavaş yavaş dolmaya başlayınca kendinimi kasmayıp akmasına müsade ettim.

Aktan'a aşıktım, onu seviyordum bu yüzden ondan gelecek en ufak darbe bile benim canımı haddinden fazla yakıyordu. Ilk kavgamız, ilk kırgınlığımdı ve ne yapacağıma dair her hangi bir fikrim dahi yoktu ve bu durum benim çıldırmama sebep olmaktan başka bir halta yaramıyordu.

Kimseye anlatmak istemiyordum, kimseden akıl almak istemiyordum, kimseye Aktan'ın beni kırdığını söylemek istemiyordum, kimseye onun için endişelenip Izmir'e gitmeme rağmen beni kovması yüzünden aynı gece Istanbul'a döndüğümü söylemek istemiyordum. Her şey bana özel kalsın istiyordum ama bu seferde çaresiz bir şekilde banyomda göz yaşı döküyordum.


************

Bedenimde hissettiğim ürpertiyle gözlerim yavaşça açılırken boynumun ağrısıyla yüzüm buruştu. Küvette uyuyakalan bir salak olarak doğrulmaya çalışmak için acele etmedim çünkü tüm vücudum sızlıyordu.

Buz gibi olmuş sudan çıkmayı başardığım gibi duşa kabine girip hızlıca sıcak bir duş aldım. Vücuduma sardığım havluya odama girdiğim gibi hızlıca zümrüt yeşili iç çamaşırlarımı giyip, kalın siyah bir tayt ve kalın kapşonlu zümrüt yeşili bir sweat giydim.

AFİTAPWhere stories live. Discover now