Bir Garip Cüce -Ekin-

7.5K 652 1K
                                    


Evrenin komik bir şaka anlayışı vardı. Bir yandan ölüm ve ayrılık gibi iki kötü etmenle seni zedelerken diğer taraftan da imkansıza yakın hayallerini gerçeğe taşıyabiliyordu. Kâbus bekçisi yaratığın Ekin'i yakalamış olması tesadüf değildi, geç de olsa bunun farkına varmıştı. Gerçekleştirmiş olduğu az önceki ritüel de son noktayı koymuş olmalıydı; ne de olsa garip yaratıklar durduk yere ortaya çıkmıyordu.

Ekin kıvırcık saçının ufak bir kısmının ucu dudağına yapışmış Eylül'ü bir süre izledi. Eylül'ün bombeli göz kapakları iri gözlerini vurguluyordu; sağ gözünün kenarında minik bir yağ bezesi vardı. Kalın, koyu mor dudakları hep biraz susuzluktan çatlamış gibi görünürdü ve esmer derisindeki fark edilmeyen birkaç sivilce lekesi sadece yoğun ışıkta göze çarpıyordu. Uzun ve ince yapısıyla çamlığın toprak zeminine çakılmış gibiydi. Eylül, ki o her zaman çılgın şeylere düşkün olmuştu, şimdi öylece duruyordu. Ne demesi gerektiğini bilemiyor gibiydi; bu şey Ekin kadar onu heyecanlandırmamıştı. Çünkü ortada gerçekliğe ters düşen ciddi bir cücesel problem vardı. Diğer taraftan bu, Ekin için tek bir anlama geliyordu; hayali artık onu kucaklamayı kabul etmişti.

Eylül saçını dudağından kurtarırken Ekin ona sıkıca sarıldı. "Lütfen beni tek başıma bırakma." dedi içtenlikle. Korkuyordu ama bu cüceden kaynaklı değildi, sadece ipin ucunu takip ederken yalnız kalmak istemiyordu.

Tereddütlü parmaklar sırtını kavradığında Eylül'e bu olayda ne kadar ihtiyacı olduğunu bir kere daha fark etti. Ekin'in kafasındaki çılgınlıklarda suç ortağı genelde insanların beklediğinin aksine Öykü değil, Eylül olurdu. Yıllardır kopmamış bir arkadaş grupları vardı. En iyi arkadaşı Öykü güzel ve popüler olandı. Eylül ve Efe ise maskot olarak takılan ikizlerdi. Hayal mantık kitaplarından fırlamış bir karakterken Tanem ise Efe'nin sevgilisi kontenjanından içeri sızmıştı. Onu pek sevmezlerdi ve Ekin bir anda kendini cüce karşısında arkadaşlarının tepkilerini düşlerken buldu. Efe kıvırcık saçlarını sallayan bir gülüşle alay eder, Hayal mantığına oturtamadığı bu gizi bıkıp usanmadan inkâr ederdi. Tanem'in yanında olduğunu ise hayal dahi edemiyordu. İkisinin de göğsü ahenkle inip kalkarken Eylül'ün kulağına fısıldadı. "Hep bu anı bekledim, şimdi olmaz, lütfen şimdi beni yalnız bırakmayın."

Kurşuni havanın serinliği insanların içini ürpertirken grileşen bulutlar ilk damlaları serbest bıraktı. Kuzeye doğru esen rüzgâr şiddetini artırıyordu ve çiseleyen yağmur küçük grubu ıslatmaya başlamıştı. Gün boyu kendisini sergileyen güneş bulutların arasına gizlenmişken Eylül'ün hevesten uzak onayıyla Ekin tekrar içinin ısındığını hissetti. Ne kadar ıslandığını umursamadan Öykü ve Çetin'i de çekip üçüne de sıkıca sarıldı. "O cüceyi bulmalıyız."

Kollarının arasından ilk sıyrılan Çetin oldu. "Bulmalıyız mı dedin?" Yüzünde asılı kalan iri yağmur tanelerini elinin tersiyle sildi. "En son elfleri aradığını sanıyordum Ekin, cüceleri değil."

"Ritüelin hemen ardından bu cücenin ortaya çıkması tesadüf değil. Bilemiyorum belki... Belki de elfler birçok türe ayrılıyordur." Ekin bu sorgulamayı mümkün olduğunca ertelemek istiyordu.

"Hadi, diyelim bunu kabul ettik... Cüceyi nasıl bulmayı planlıyorsun?" Eylül ıslanan saçlarını geriye yatırıp bir süre öylece bekledi.

Ekin omuz silkti, henüz bunu düşünecek kadar uzun bir süre geçmemişti aradan. "Belki de o beni bulmalıdır." Ses somutlaşıp kulaklarını doldurunca bu sıradan teklif, kulağına daha bir olası geldi. "Sonuçta beni aradığı için evime kadar geldi, ama Hayal'in tepkisiyle ortadan kayboldu. Belki de..."

"Yalnız olduğun anda karşına çıkmayı bekliyordur." Cümlesini tamamlayan Öykü'ye minnetle baktı Ekin. Öykü dalgın bir tavırla yeşile boyanmış ağaç gövdesini izliyordu. Onun ikilemde kaldığını anlamıştı, bu ritüel her neyse içinde onun gerçek olabileceğine dair bir şüphesi oluşmuştu anlaşılan ve bu küçük şüphe bile Ekin için büyük bir nimetti.

İÇİMDEKİ SİHİR (Sivri Kulak Günceleri-1) #wattys2018Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin