Kahin -Gliondel-

1.9K 225 223
                                    

-Birkaç ay önce-

Saçı parlak siyah renkte ve jilet gibiydi. Silah gibi. Nayala gücünün farkındaydı ama kendini savunmasız göstermeyi severdi. Erkeklerin ona tapmaları, narin kişiliği için savaşmaları ona büyük bir haz verirdi. Dişi olmak kudretti ama erkekler bunu zayıflık olarak addederdi. Öyle de düşünsünlerdi. Nayala için bir problem yoktu. Sağ bacağındaki derin yırtmaç, Gliondel'e doğru döndüğünde Nayala'nın pürüzsüz tenini ortaya çıkardı. Gley tereddüt etmeden gözlerini kâhinin teninde gezdirdi. Bu kadının yanında kendini hiç olmadığı kadar cesur hissediyordu.

"Sadece bu kadar mı?" Gliondel'in sesi boğuktu. Bilmeceyi andıran sözler az önce kulaklarına taşınmış ve sadece akıl karışıklığına yol açmıştı. Ten söze dönüşürken de ne demekti? Gliondel efsunlu sözlerin gizini dozaj olarak biraz fazla bulmuştu. 

Nayala soru karşısında hafif bir tebessüm bahşetti; elinde tuttuğu ince uzun şişe siyah bir sıvı taşıyordu. "Dinlemesini bilen için değil, prensim." Şişeyi Gliondel'e doğru uzattı. "İhtiyacınız olan şey bunun içinde gizli. Gerisi sizin ikna kabiliyetinize ve analiz yeteneğinize bağlı ki bu konuda ne kadar başarılı olduğunuz çok aşikâr. Dediğim gibi kelimelerin anlamları kolayca çözülür ama ikna etmek biraz çetrefilli olabilir. Yeşil ağaç elfleri zor bir türdür, isteğinizi hemen karşılayacaklarını sanmıyorum."

Gley dikkatlice şişeyi eline aldı, cam kabın hiçbir ağırlığı yoktu. Ciddi bir ifade yerleştirdi yüzüne. "Saraya bağlı olmayabilirler ancak Diyar sarayın yönetimine rıza göstermiş durumda. Meşru bir prens olarak, isteğimi geri çevireceklerini sanmıyorum."

Nayala saçlarını yüzüne düşürerek başını öne eğdi. "Geri çevirecek kadar aptal olmadıklarını umalım." Dişi elfin saçlarının ardında görünen gözleri vahşi bir zevkle parıldıyordu. "Unutmayın, söylediklerim dinleyen kulaklar için büyük sırlar barındırıyor. Sizin yükselmenizi isterim, prensim."

Beyaz göz kürelerindeki parlaklık iyice yoğunlaşır ve prensin üzerinde dolaşırken Nayala çıplak ayaklarıyla Gliondel'e doğru ilerledi. İnce parmaklara sahip elini Gley'in yanağına koyup dudağını onun parmaklarına değdirdi. Eli yavaşça prensin boynuna doğru kaydı ve beceriyle geyik kürkü pelerinin ipini çözdü. Gley geriledi ve bacakları yatağın tahtasına vurduğunda duraksadı; gerisi eğlenceli bir karanlıktı.

**

(Günümüz)

Gliondel son patlamış mısırı tuzunu emerek uzun uzun çiğnedi; yüzünde şimdi Ekin'in eli geziniyordu. Kızın dudakları sürekli hareket ediyordu, sanki durmadan bir şeyi tekrar ediyor gibiydi. "Endişelenme, onlar sizi hatırlamaz."

Ekin'in bakışları siyah kayaları andırıyordu, öyle bir sabitlik vardı ışıltısında. Hislerinin hiçbiri Gliondel'e geçmiyordu. Kız gülümsemeye çalıştı, gerçekten de çalışmıştı, kasları senkronize olamamıştı zira. "Ama aralarındaki şey çok tuhaf. Annem benim sayemde Çetin'i tanıyor ve söylediğiniz üzere ikisi de beni hatırlamıyor ama öyleyse birbirlerini tanıma hikayelerindeki boşluk nasıl doldu? Ve annem niye durduk yere Çetin ve Tanem'i görmeye gitti?" Ekin'in bakışları şimdi arzuyla dolup taşmıştı. Kız sudan gözlerini alamıyordu.

Gliondel kızın isteğine set çekti. "Deha-reyi kullanmak istiyorsun, görebiliyorum ama bunu daha sakin bir anda yapmaya ne dersin? Gördüklerin için arkadaşların seni sorguya çekecek, bunu ister misin?"

Ekin belli belirsiz başını iki yana salladı; aklına bir şey takılmış gibiydi. "İstemem, haklısın."

"Dalgınsın. Kafanı kurcalayan bir durum mu var?"

İÇİMDEKİ SİHİR (Sivri Kulak Günceleri-1) #wattys2018Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin