Feröz -Ekin-

2.2K 257 245
                                    

Anken

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Anken

Ne sorguydu ama, diye düşündü Ekin. Babasına karşı duyduğu hisler, birbiriyle dans eden sevgi ve nefreti içini kavururken hiçbir şey olmuyormuş gibi sakince çayını yudumlamak tekrar tecrübe etmek istemeyeceği bir şeydi. Perta baştan ayağa bir orman elfiydi. Ekin'in körüntü babasıydı ama konuşanın Haluk ile en ufak bir benzerliği dahi yoktu. 

Yiğit gölgelerden sıyrılarak Ekin'in kolunu tuttuğunda "İyi misin?" diye endişeyle sordu; Ekin'in iç çatışması bulundukları metrekarede cismanileşecek denli yoğundu. Ekin ağırkanlı bir tavırla başını iki yana salladı. İyi değildi, bunu biliyordu. Buraya geldiğinden beri yaşadığı şeylerin adil olmadığını hissediyordu. 

"Çok tatlı bir dairesi var, öyle değil mi?" Öykü boğazını temizleyerek şapşal bir gülümseme takındı; farklı bir sohbet başlatarak can sıkıcı bu konuyu dağıtmak istemişti.

"Öyledir." Yiğit, Öykü'nün amacını saptayan bir detektör misali soruya anında adapte olmuştu.  "Buradaki soyluların herhangi bir konuya özel, belli bazı yetenekleri olur. Belirli bir yaşa geldiklerinde onunla ilgili Diyar tarafından kendilerine özgü bir hediye verilir. Bu genelde Rahifel'i bitirdiklerinde aldıkları bir hediyedir. Perta nesne boyutlandırmada oldukça başarılı. Elinden çıkan eserler gerçekmiş hissi veriyor, tabii Diyar'ın ona verdiği hediye de bu sonucu tetikliyor diyebilirim."

"Geldiğimizde tanıştığımız bir elf vardı, Gley'in yanındaydı. Onun için yakın arkadaşım, dedi. O Perta'nın oğlu mu?" Konu ne kadar değişse de Ekin'in aklı hep aynı yerdeydi; babasının görüntüsü bu adamda ne arıyordu? Perta'yı gördüğünden beri bu çözümsüz soru Ekin'in zihnine sanki bir zamkla yapışmıştı.

Yiğit lastiğe dönmeye başlayan konu karşısında bıkkın bir şekilde iç çekti. "Evet, Merfos Perta'nın tek çocuğu. Bu konuyu saplantı haline getiriyorsun Ekin. Bunu yapma."

Uyuyan gardiyanların yanına gelmişlerdi; şurup fazlasıyla güçlü olmalıydı çünkü gözetleyici elflerin hiçbirinde kıpırdanmaya dair bir emare yoktu. Saçları hala dağınık tutamlar halinde toprağa karışmış durumdaydı, yan düşen erkek bir elfin dudağının kenarında biriken salyası ağzının hemen yanındaki iri bir taş sayesinde düşmeden asılı kalmıştı.

Ekin istem dışı bir hareketle dudaklarını yaladı, çatılan kaşları Yiğit'i karşısına almıştı. "Bu konu zaten benim için saplantı. Anlamak mı istemiyorsun yoksa söylediklerimi duymuyor musun? Dünyadayken babama ulaşamadım ve onu burada başka biri olarak görüyorum. Yaşadıklarımız normal olmayabilir ama bu... Bu çok başka bir şey." Kendini korumak istercesine kollarını kavuşturmuştu. 

Yiğit destek bulabilmek amacıyla Öykü'ye baktı. "Haklısın ama önceliğimiz Gley, bunu unutuyorsun. Hatta bu bile garip. Gley şu an aklına bile gelmiyor ama onun yanındayken gözün ondan başkasını görmüyor. Ona dokunduğunda ne duyduğunu hatırlaman lazım. Kötü bir his olduğunu söylemiştin."

İÇİMDEKİ SİHİR (Sivri Kulak Günceleri-1) #wattys2018Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin