Cevapların Peşinde -Ekin-

2.1K 267 168
                                    

Perta

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Perta

Güneşin parlak ışıklarının deniz yüzeyine vuruşunu, yeni doğan bir bebeğin gülümseyişini veya gurme aşçıların elinden çıkan, dil partiküllerini yeniden keşfettirecek lezzetteki o tatları büyüleyici olarak sınıflandırmak tesadüf değildi. Büyü güzeldi, dokunduğu her şey hayranlık uyandırıcı bir noktaya ulaşırdı. Ekin de son yudumu biraz hayıflanarak içti; şiranın bitmesi büyük talihsizlikti.

Ne var ki düşününce her güzel şeyin en nihayetinde bir sonu olduğunu fark etti. Oyuncakların verdiği o hayal dolu dünya, büyümeye başladığında sona ermişti. Beyaz saç teli, boyatmadığı sürece tabii, kahve ışıltısıyla vedalaşmıştı. Şimdiyse Diyar'a gelen Ekin beş yaşından beri kurduğu hayallere noktayı koymuştu.

Mühür olsun olmasın, zaten Ekin buradan öyle kolayca çekip gitmeyecekti. Çözmesi ve keşfetmesi gereken çok fazla konu ve yer vardı. Gözlerini karanlığın egemenliğine teslim etti. Ağaçların ardında duyduğu toynak seslerini düşündü; nasıl bir vücuda aittiler acaba? Buradaki canlıların gizliliği sevdiğini anlaması için tek gün bile yetmişti. Saray bahçesine adım attıkları ilk dakikalarda çevrede olan çoğu elfe de bir daha rastlamamıştı. Diyar ile ilgili görebildiği tek şey mor gökyüzüydü ve onun koyu rengi de Ekin'i gittikçe boğmaya başlamıştı. Yeni şeyler görmeliydi, onu tatmin edecek şeyler.

Tabii önce geçmişi deşecek bir hesaplaşması vardı. Yiğit işlerini halledip buraya geldiğinde Ekin, Öykü ile beraber onun peşine takılacaktı; akşamın sağladığı gizlilik onlar için iyi bir perde işlevi görebilirdi. Öyle olmasını umdu çünkü Perta'yla yüzleşmeye gidecekti. Ekin onun babası olmadığını artık biliyordu ama akıllara nakli getiren bu yüz benzerliğini hiçbir açıdan açıklayamıyordu. Tıkanıp kalmıştı sanki.

Burun kemiği sızlayıp kapalı kirpiklerini ıslattığında Haluk'un yüzü tüm detaylarıyla karanlıkta belirdi. Sivri ama küçük bir burun, hafif çekik ama kaz ayaklarıyla çevrelenmiş koyu kahve gözler, kirli sakal ve kırçıllı bir saç. Yazın başlayan saç uzatma maratonu vardı tabii bir de; yarım toplanabilen ancak henüz Haluk'un istediği uzunluğa gelemeyen tellerin maratonu. Belki de artık toplayabiliyordur, diye düşündü Ekin istemeden, sonra yaptığı şeyi fark ederek hızla gözlerini açtı. Karanlığın oyunları sona ererken rahatladı. Babası Ekin'i terk etmişti ve Ekin de artık onu önemsememeliydi. Kulağına ulaşmaya çalışan uğultuları son anda fark etti ve sözcükleri yakalayabilmek adına o tarafa yöneldi. Hayal beklentiyle Ekin'e bakıyordu; cevap bekliyor olmalıydı. "Duyamadım, tekrar eder misin?"

"Ayağını merak ettim. Doktora gittin mi ya da burada adları her neyse ona?" diye sordu Hayal, Ekin'in ayak bileğini işaret ediyordu. Bombeli yüzündeki kaşların oynadığını Ekin son anda fark etti; Hayal'in kaş ve kirpik kılları o kadar belirsizdi ki.

Gözlerini kaçıran Ekin başını iki yana salladı. "Hayır, aklımdan çıktı." dedi ve daha emin bir tonla devam etti. "Aslında böylesi daha iyi oldu. Gorgi olanları anlatmamı istemedi ve bu yüzden ayak bileğimi buradaki birinin görmemesi gerekiyor; en azından diş izleri geçene kadar. Bahane üretmemiş olmaktan mutluyum." Gülümseyerek zemini işaret etti. "Hem yaprak çizmelerim beni oldukça iyi kamufle ediyor."

İÇİMDEKİ SİHİR (Sivri Kulak Günceleri-1) #wattys2018Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin