Ölü Yalan -Çetin-

1.1K 160 158
                                    




Dünya

Hava zerrelerine karışan minik suratlar, hepsi de göz aklarını sergilemiş ve bebekleri yitirmiş vaziyette... Çetin kendini tutamayan bir gevşeklikle gülüyor. Hıçkırıyor. Suratlar onu yiyecek. Kaçmaya çalışıyor ancak hava onu sıkıştırmış, minik bilyeleri andıran suratlara yem olsun istiyor. Çetin gülüyor. Kaçamayacak, bunu artık biliyor yine de sorguluyor. Ekin nerede?

Başını kederle iki yana sallıyor; Ekin yok, bunu da artık biliyor. Derin bir nefes alıyor, suratlar vakumlanmışçasına burun deliklerinden içeri süzülüyor. Bir şey onu içten, derinden dürtüyor. Titriyor ve öksürük nöbetleri tekrar nüksediyor. Başını ellerinin arasına alarak tekrar tekrar sayıklamaya başlıyor; bitsin, bitsin diye sayıklıyor. Yakarışları tükenirken yatağının içine siniyor ve büzülerek cenin pozisyonunu alıyor.

Bitmiyor.

Bitmeyeceğinin artık bilincinde. Tüm suratlar Ekin olup ona fısıldıyor. Kulaklarını tıkasa da artık çok geç, duyuyor. Duyuyor ve o andan sonra her şey berraklaşıyor. Ekin haklı, başka seçeneği yok ve Çetin de Ekin ile beraber fısıldamaya başlıyor.

"Öldür," diyor Ekin'in dudaklarıyla birlikte; iki farklı ten birbirine karışırken. "Onu öldür."

Ekin'in dudağı dudağında, ölüm koynunda. Çetin bunu biliyor, biliyor ve yine de istiyor. Dudağında asılı uğursuz gülüşle yumuşak yastığına sarılıyor. Hayvani bir zevk sarıyor bedenini.

Biliyor ve istiyor. Kız ölecek.

Ve bunu gerçekten istiyor.

***

"Uyandı mı dersin?" Kesik ve boğuk çıkan ses Çetin'in zihninde kuvvetli bir cızırdamaya sebep oldu; canı yanmıştı. Karanlığa tutunmaya çalışırken ses tekrar ortaya çıktı. "Çetin?" Kelimeler uzaktan yankılanırken cızırtılar beynini adeta deşiyordu.

"Kıpırdıyor, uyanmış olabilir." Farklı bir ses... Ses çekiç formunu alır ve kuvvetle zihnine inerken Çetin yüzünü buruşturdu. Gürültü dayanılmazdı.

Omzunu kavrayan yumuşacık bir dokunuşla irkildi ve hızla gözlerini açtı. Gün ışığı doğrudan gözüne girerek şiddetli bir ağrıya sebep oldu. Eli sertçe iterek bedenini yatağın sert başlığına dayadı. "Uzak dur!" Genizden çıkan sesi duyduğu kokuyla birlikte daha da vahşileşmişti.

Koku. Suratları hayal meyal hatırlıyordu evet, derken ağrı artarak şiddetlendi. Dizlerini kendine doğru çekerek toparlak bir hal aldı ve avuç içlerini şakaklarına bastırmaya başladı. O bastırdıkça ağrı arsızca güçleniyordu.

El tekrar omzunu kavradı. "Çetin neyin var?"

Çetin'e ait olamayacak bir ses tüm odada yankılandı. "Uzak dur benden!" Boyun damarları belirginleşmiş, dişleri arasından sıçrayan tükürük parçaları kızın yüzünü yalamıştı.

Derken Çetin gözlerini kırpıştırdı. Kız, diye düşündü birden sakinleşerek. Kıza yakın olmalıydı. "Ben... Kötü bir rüya gördüm sanırım, özür dilerim." Etrafı ilk kez gerçek anlamda algılıyordu. Turuncu rengin hakim olduğu odasındaydı. Yatağı dağılmış, yorganın yarısı yere düşmüştü. Yatak ucuna oturan Tanem korkuyla Çetin'e bakıyordu. Dolgun göğüslerini belli eden daracık bir tişört giymişti; Tutku gibi.

Birden, parçalanan görüntüler bulanık halde tüm görüşünü kapladı. Issız bir yoldaydı, yağmur yağıyordu ve yoğun sessizliğin çevrelediği sokakta bir başına ıslanıyordu. Bir şey olmuştu, orada ciddi bir olay yaşanmıştı ama ne? Anımsayamıyordu. Kendini zorladı, bulanık görüntüler daha da bulanırken cebindeki şişkinliği hatırladı, metalik şıngırtılar. Derken şiddetli ağrı her şeyi süpürerek nüksetti. Çetin dişlerini sıktı, az önce her ne düşündüyse gitmişti.

İÇİMDEKİ SİHİR (Sivri Kulak Günceleri-1) #wattys2018Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin