Tırtıl Uyuşukluğu - Gliondel -

1.6K 196 222
                                    


(Geçmiş)

Annesi hafif tatlı ve pudramsı olan çiçekli kokuları tercih ederdi. Gley ufak başını, annesinin ince boynuna yaslayıp çiçek bahçesindeymiş hissi veren aromayı içine çekmeye bayılırdı. Küçücük girintiye olabildiğince sokulur, koruyucu meleğinin güvenli kolları arasında huzurla uyurdu.

Boğazında biriken hıçkırığın sert yumruğu canını acıttığında gergince yutkundu. Hıçkırık yüksek sesle serbest kaldığında yastığı dişledi. Huzurlu uykuları artık Gliondel'i terk etmişti. Gözünden düşen damlaları küçük ellerinin iç kısmıyla hızlıca sildi. Koridordan gelen mırıltı ve ayak sürüme sesini duyduğunda burnunu çekerek yatakta döndü.

Oda kapısı açıktı, annesi mahremiyete ihtiyaçları olduğunu söyleyerek kapıyı kapalı tutardı. O gittiğinden beri kimse bu tahta kütleyi kapatma tenezzülünde bulunmamıştı. Karanlık koridor turuncu bir ışıkla aydınlandığında Gliondel'in küçük kalbi korkudan titredi. Kabarık saçlı bir gölge kapının eşiğindeydi, yaklaştıkça uzuyordu. Gelenin kim olduğunu bilen Gliondel yorganının içine sindi.

"Aramir?" Titrek sesi fısıldayarak kardeşinin adını dile getirdi. Aramir duymamıştı, daha yüksek sesle ama dışardakinin duymayacağından emin olarak yine seslendi. Kardeşi homurdanarak yatakta ters döndüğünde Gliondel çaresizlikle inledi. Aramir'in uykusu hep çok ağır olmuştu. Yine tek başınaydı.

Kabarık saçlı figür, ince ve kemikli parmaklarıyla kapı pervazını tuttu ve şeytani pırıltılar dolaşan gözlerini yavaşça ortaya çıkardı. Kafasını yan tuttuğu için ağız kısmı ortaya çıkmamıştı, buna rağmen Gley kadının uğursuz gülümsemesinin yüzünde asılı olduğunu biliyordu. Kendisini almaya geldiği her seferinde bu şekilde gülüyordu çünkü.

Nefesini tutarak o şeyin içeri gelmesini bekledi. Kadının saçları her zamankinden bir tık fazla dağınıktı. Kadın kendisine yaklaştıkça ufunetin o keskin kokusunu duyumsadı. İdrar ve yemek kalıntılarıyla karışmış ter kokusuydu bu. Gözlerini sıkıca kapattı. Uyuma numarası ilk defa yaptığı bir şey değildi ama bu sefer tutmasını diliyordu. Bu sefer o kadın uyuduğunu düşünüp odadan çıkıp gidecekti. Çaresizlik içinde, hücrelerinin her bir zerresiyle istiyordu bunu.

Yatakla olan teması kesilip havalandığında Gliondel'in gözyaşları çıldırmış gibi akmaya başladı yanaklarından. Kadın eliyle Gley'in başını göğsüne bastırdığında "Lütfen..." dedi küçük elf boğuk bir sesle. Lütfen beni bırak. Lütfen anneme benzediğim için benden nefret etme. Lütfen canımı acıtma. Lütfen...  Ama bütün lütfenler boğazında sıkışıp kaldı.

Sarı saçları ve kemikli yüzüyle Gliondel annesinin küçük bir kopyasıydı, tam da Monus'un nefret edeceği bir tipti. Hiçbir cümle Gliondel'i kurtarmaya yetmezdi. Sadece bu gecenin bir an önce bitmesini dileyebilirdi o kadar. Koridordan geçerken Suvilla'nın ürkek gözlerle ikisine baktığını gördü. Kız, Gley ile göz göze gelince hızla kendini çekip ortadan kayboldu. Bu tablo karşısında görünmez olmayı tercih etmişti.

Monus'un odasına geldiklerinde kadının üzerindeki kokunun burada kök saldığını düşündü Gley. Ekşimiş koku keskin bir hal almıştı. Monus nazik olmayan bir hareketle prensi yatağa bırakıp çekmeceleri karıştırmaya başladı. Geri döndüğünde elinde kırmızı bir ruj vardı. "Uslu bir çocuk olmazsan canının ne kadar yanacağının farkındasındır umarım küçük velet. Şimdi başını oynatmadan dur ve dudaklarını gerginleştir." Sesi ancak bir deliye ait olabilecek kıvamdaydı.

Gley kafasını hızlıca sallayıp dudaklarını iki yana açarak gerginleştirdi. Kırmızı ruj teniyle temas ettiğinde kasılarak ellerini sıktı. Monus işi bitince geriye doğru çekilip eserine hayranlıkla baktı. "İşte şimdi tıpkı annene benzedin." dedi. Kraliçenin sesindeki nefreti eliyle tutacakmış gibi yanında hissediyordu Gley.

İÇİMDEKİ SİHİR (Sivri Kulak Günceleri-1) #wattys2018Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin