Sızıntı Rüya -Ekin-

3.5K 386 529
                                    

Elindeki kâğıt bir davetti. Arkadaşlarına tüm ayrıntıları anlatıp yarın yola çıkacağını yazmıştı. İçindeki bir yer küçük de olsa umut ediyordu. Arkadaşları da belki onunla gelirdi. Yine de bu umut çok cılızdı, ona tutunmak çok zordu.

Son kez not kâğıdını inceleyen Ekin odasına geçtiğinde ev uyku halindeydi. Rüzgârla takırdayan pencere camları, derin uykudaki mimari yapının güçlü horlamasının bir işaretiydi. Ev, keskin yelin deliksiz uğultusuyla bir beşik gibi sallanır ve karanlık, yumuşak battaniye formuna bürünürken Ekin de çoktan bilinçaltı düzeyine inmişti. Hareketsiz ve renksiz bu düzeyde süzülürken söğüt ağacının kalın dalı güçlü bir tak sesiyle buğulu cama vurdu. Belki de bu ses onu uyandırmıştı, emin olamayarak içindeki kötü hissi derinlere iteledi ve tonlarca ağırlığın biriktiği göz kapaklarını zorlanarak araladı.

Her taraf zifiri karanlıktı. Ekin çoktan uyanmıştı ve eşyalarının keskin hatlarını seçememesi hiç normal değildi. Bir rüya büyüsünün ortasında olduğunu kavradığında yatakta doğruldu. Üzerinde yattığı şey fazlaca yıpranmış kirli bir şiltenin katlanmış haliydi. Tiksinti dolu yüzüyle gerileyerek duvara sindi. Neredeydi?

Gözleri karanlığa biraz daha alışmışken eşyadan yoksun alanı bütünüyle görmeye çalıştı. Bulunduğu yer, gereğinden fazla dar ve sonu görünmeyen uzunluktaki bir koridordu. İki kişi yan yana yürüyemezdi ve karanlığın varlığıyla açıkladığı üzere bu köhne yapıda hiç ışık yoktu. Ellerini koyu bir denizi andıran pütürlü duvara sürttüğünde betonun nemli olduğunu fark etti, parmaklarına yumuşak bir şey bulaşmıştı. Tiksintiyle elini pijama altının kenarına sildi. Bu daha önce gördüğü ışıklı, huzur dolu rüyaya benzemiyordu, tekrar Meena Harabeleri'ne gelmiş gibiydi.

İçinde yeşermeye başlayan korkuyu göz ardı ederek ilerlemeye başladı. Koridor sonsuzmuş gibi bir izlenim verse de yaklaşık on dakika yürüdükten sonra sıkışıklık hissi veren duvarların genişlediğini fark etti. Beton yüzeylere asılan meşalelerin ışığı olmasaydı bu zifiri karanlıkta ciğerlerini rahatlatan genişlemeyi asla seçemezdi. Yaklaşık beş metre aralıklarla her iki duvara da meşale asılmıştı. Artık rüyası biraz daha netleşmişti ve ışığın sağladığı aydınlanmayla beraber dehşet içinde, duvardaki yumuşak şeyin de küf olduğunu kavradı. Nemden dolayı duvarlar boydan boya küflenmişti.

Aniden titredi. Küf, Ekin'in tırtıldan sonraki en büyük korkusuydu ve teni, onlardan biriyle ne zaman temas etse Ekin'in otoritesini hiçe sayarak huylanırdı. Tüm bu sebeplerle hayatında hiç küflenmiş bir yiyecek ellememiş, nemli duvarlardan yılan görmüş gibi kaçmıştı. Oysa az önce elini küf kolonisinin ortasına daldırmış ve onu kıyafetine sürmüştü. İğrenerek ellerini pamuklu kumaşın üstünden çekip havaya kaldırdı. Küfün yaydığı boğucu koku dayanılmaz bir hal alınca yürümeye devam etti, çıkışı bulup buradan bir an önce kurtulmalıydı. Ne yazık ki her taraf yeşil kütleler tarafından sarılmıştı ve küfün gıdıklayan kokusu kapalı alanın her santimine sinmişti. Sol eliyle burnunu kapatıp son birkaç adım attı ve daha geniş bir yere ulaştı.

Burası artık koridor olarak tanımlanamazdı, çok daha uzun ve çok daha genişti. Sağ tarafta genişliğin sonuna kadar uzanan küçük odacıklar vardı. Odaların üç tarafı duvarla çevriliydi ancak ön tarafı demir parmaklıklarla örtülmüştü. Dümdüz uzanan bir zindanın ortasına düşmüştü. Ağır basan merak duygusunun peşine takılıp zindanı keşfe başladı, göz attığı odaların her biri anlam veremediği bir şekilde boştu. Birilerini bulma umuduyla, artık hücre olduğunu anladığı odaların içlerine bakarak tekrar ilerledi.

Yedinci hücreye geldiğinde iç taraftan gelen oldukça hafif bir inleme duydu, sessizlik bu kadar yoğun olmasaydı mutlaka kulağından kaçardı. Parmaklığın gerisinde kalarak saman parçalarının yığıldığı zemini gözleriyle takip etti. İçerde bir karaltı vardı ama odanın karanlık köşesinde olduğundan seçemiyordu. Yavaşça elini paslanmış demirlere dokundurdu. Tutup açması gerektiğini biliyordu ancak bilinmezlik karşısında bir süre bocaladı, başını derde sokmak istemiyordu. Sonra sesi yeniden duydu, acı dolu bir inlemeydi. Böyle bir çağrıyı duyup yerinde kalamayacağını anladığında demirlerden birini tutup kapıyı açtı. Kendine gelebilmek için derin bir nefes aldı ama etraftaki havayı tamamen unutmuştu. Küf kokusu Ekin'i boğarmış gibi olduğunda öksürmeye başladı. Birkaç kez kesintisiz öksürdükten sonra yutkunup içeriye adım attı.

İÇİMDEKİ SİHİR (Sivri Kulak Günceleri-1) #wattys2018Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin