VızPır Kovan -Ekin-

1.2K 137 117
                                    

"Sarı üzerine siyah çizgiler," diye mırıldandı Ekin; bir yandan da elindeki eflatun rengi bardağın hangi çiçekten üretildiğini merak ediyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


"Sarı üzerine siyah çizgiler," diye mırıldandı Ekin; bir yandan da elindeki eflatun rengi bardağın hangi çiçekten üretildiğini merak ediyordu. Vızıldayarak aydınlık alanda uçuşan arı benzeri canlıları bitkin gözlerle inceledi. "Ya da siyah zemin üzerine yoğun bir sarı katman." Hıçkırdı. Kıkırdarken içtiği şeyin ne kadar güzel koktuğunu düşündü; aroması tarçın ve elmayı andırıyordu ancak balbali adında bir içki özü istediğine oldukça emindi. Arılar ve mekan ismine bakılacak olursa balbali kesinlikle baldan yapılmalıydı.

Tarçın kokusu tüm yoğunluğuyla burnuna doldu. İçecek sıcaktı ancak yudum aldığında aniden soğuyarak damakta tuhaf bir his bırakıyordu. Dirseğini cilalı kırmızı renk masaya dayadı ve avuç içini başına yasladı; karışmış saçları parmaklarının arasından sarkmıştı. Koyu kahve gözleri baygın bakıyordu; bunu tetikleyen, yarı kapalı göz kapaklarıydı. Ekin kendini ruhen çökmüş hissediyordu. "Hayır, hayır." Başını iki yana belli belirsiz sallayıp çöküntüyle ilgili düşünceleri yok saymaya çalıştı.

Hayalim, diye düşündü cılız bir neşe ile. Hayalimin merkezindeyim ve sivri kulaklar her daim benimle. Tekrar arılara odaklandı; arı olamayacak kadar büyük ve tüylüydüler oysaki. Zar kanatları seri çırpınışlarla vız sesini çıkartıyordu evet ama kürk benzeri bir tüy katmanları vardı. El boyutundaki vücutlarından çıkan altı kısa bacak, uçtukları yere sarı tozlar döküyor ve bu zerreler kıvılcıma dönüşerek havaya karışıyordu. Arkalarında bıraktıkları duman arı şeklini alıp birkaç dakika boyunca ortama tatlı bir rayiha yayıyordu.

VızPır Kovan. Ekin burayı gördüğü ilk an ortak alandaki tahta banklarda geçirdikleri zamana hayıflanmıştı. Saraya oldukça yakın olan yapı camdan bir kubbe misali yükselmişti; her yerden sızan güneş ışıkları renkli masaların parlak görünmesini sağlarken ortamı dolduran yeşil yapraklı yüzlerce çiçeği de devleştirmişti. Solunum yapan bunca çiçeğe ve ısıya rağmen ortamda en ufak bir nem bile yoktu. Camların ıslaklık ve damlalardan yoksun parlaklığına dalmışken masaya konan yeni ve turuncu renk bardakla irkildi.

"Dalgın gördüm seni, yerden bitme." Efe kabarık saçlarını sallayarak masaya kuruldu; bir yandan da Eylül ve Öykü'yü gözlemliyordu. Sorgu benzeri görüşmeden çıktıktan sonra Eylül farklı bir mekana gitmek istediğini belirterek grubu VızPır Kovan'a sürüklemişti. Yiğit soylu elflerin yaydığı kibirli bakışların öldürücü olduğunu vurgulayarak, bir yandan da suratını buruşturmuştu, işlek zihin kulesi önerisini sunmuş ve tahta bankların rahatlığını yapay bir taşkınlıkla övmeye çalışmıştı. Öykü başını iki yana sallamış ve dudakları çizgi halindeyken ilk kez Yiğit'in yanında yer almamıştı. Sessizce yer kararını bekleyen Ekin sonunda grubun peşine takılmış ve kuytuda kalan bir masaya içeceğiyle birlikte yerleşmişti.

Efe lavaboya uğrarken kızlar başlarındaki Yiğit ile birlikte girişte takılmıştı. Çeşitli renklerdeki çiçeklerin yoğunlaştığı, fazla yüksek olmayan bir platformun üstünde garip giysileriyle bir elf dikiliyordu. On taneye yakın şalı üstüne gelişigüzel atmış, kahverengi saçını tutamlar halinde dolayarak başının üstünde sabitlemişti. Her bir parmak ucundan dumandan halkalar çıkıyordu. Parmaklarını garip dansına ortak etmek istercesine kıvırıyor ve kollarını sağa sola sallıyordu. Gözleri kapalıydı ve mistik bir ezgi mırıldanıyordu. Önünde neredeyse çıkışa dek uzanan bir sıra vardı.

İÇİMDEKİ SİHİR (Sivri Kulak Günceleri-1) #wattys2018Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin